Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
Romalı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Roma halkından olan kimse


Özel: Evet

roman

İlgili Kelimeler:

çizgi roman, ırmak roman, nehir roman, polisiye roman, resimli roman, tarihî roman, tarihsel roman, tefrika roman, köy romanı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İnsanın veya çevrenin karakterlerini, göreneklerini inceleyen, serüvenlerini anlatan, duygu ve tutkularını çözümleyen, kurmaca veya gerçek olaylara dayanan uzun edebî tür

2. Bu türde yazılmış eser

Örnek:

1. Bu, ihtiyar kitapçıdan alıp evde bayıla bayıla okuduğu küçük hissî romanlardan biriydi.

1. Bu, ihtiyar kitapçıdan alıp evde bayıla bayıla okuduğu küçük hissî romanlardan biriydi.


Lisan : Fransızca roman

Roman
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çingene


Özel: Evet

romancı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Roman yazarı

Örnek:

1. Her romancının bütün romanlarında değişmeyen demirbaş bir kişisi var: kendisi.

1. Her romancının bütün romanlarında değişmeyen demirbaş bir kişisi var: kendisi.


romancılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Roman yazma sanatı


romanesk
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Roman özelliği olan

Örnek:

1. Hayattaki her vaka, her sergüzeşti romanesk çeşide mevzu olabilir.

1. Hayattaki her vaka, her sergüzeşti romanesk çeşide mevzu olabilir.

2. Romanla ilgili olan

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Duygusal, düşçü

Örnek:

1. Hicabını, ayıbını da henüz duyamayacak kadar romanesk bir hüzün içindeydi.

1. Hicabını, ayıbını da henüz duyamayacak kadar romanesk bir hüzün içindeydi.


Lisan : Fransızca romanesque

romanı yazılmak
Anlamı:

1. romanlaşmak


romanımsı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Romansı


Romanist
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Romanolog


Özel: Evet

Lisan : Fransızca romaniste

romanlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Romanlaşmak durumu


Romanlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Roman halkından olma durumu


romanlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Roman durumuna gelmek


Romanlaşmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Roman halkına benzemek


romanlaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Romanlaştırmak işi


romanlaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir konuyu roman biçiminde yazmak

Örnek:

1. Eserlerinde hiçbir zaman romanlaştırmak hadisesine rastlayamıyoruz.

1. Eserlerinde hiçbir zaman romanlaştırmak hadisesine rastlayamıyoruz.


Romanolog
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Romen dilleri uzmanı, Romanist


Özel: Evet

Lisan : Fransızca romanolog

Telaffuz : l ince okunur

Romanoloji
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Romen dilleri bilimi


Özel: Evet

Lisan : Fransızca romanologie

Telaffuz : l ince okunur

romans
Anlamı:

1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Sekiz hecelik dizelerden oluşmuş bir İspanyol şiir türü

2. müzik , müzik , müzik , müzik , Şarkı türünde ve piyano için hazırlanmış, genellikle kıtalar biçiminde beste


Lisan : Fransızca romance

romansı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Romanı andıran, romana benzeyen, roman gibi, romanımsı


romantik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Davranışlarında duygu ve coşkunun aşırı ölçüde etkisi bulunan

Örnek:

1. Kardeşimin hayatında oynadığınız rol sizi romantik bir insan gibi bana gösterdi.

1. Kardeşimin hayatında oynadığınız rol sizi romantik bir insan gibi bana gösterdi.

2. Romantizm ile ilgili

Örnek:

1. Romantik sanat, istek ile istenç arasındaki çatışamadan doğar.

1. Romantik sanat, istek ile istenç arasındaki çatışamadan doğar.

3. isim , isim , isim , isim , Romantizm akımından olan yazar

Örnek:

1. Romantikler düş güçleriyle insanın mutluluk sınırlarını araştırırken, kendi açılarından gerçekçiydiler.

1. Romantikler düş güçleriyle insanın mutluluk sınırlarını araştırırken, kendi açılarından gerçekçiydiler.


Lisan : Fransızca romantique

romantiklik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Romantik olma durumu


romantizm
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , XVIII. yüzyıl sonunda başlayan, duygu, coşku ve sembole aşırı yer veren sanat akımı

Örnek:

1. Victor Hugo'yu seviyordum, bu merhaledeki düşünüşüme epeyi uygun olduğu için onun şiirini anlamakla romantizme kolay bir kapıdan girmiş oldum.

1. Victor Hugo'yu seviyordum, bu merhaledeki düşünüşüme epeyi uygun olduğu için onun şiirini anlamakla romantizme kolay bir kapıdan girmiş oldum.

2. Romantik ortam veya durum

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Duygusal eğilim


Lisan : Fransızca romantisme

Romanyalı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Rumen


Özel: Evet

romatizma
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Kaslarda ve özellikle eklemlerde kendini gösteren ağrılı hastalıkların genel adı

Örnek:

1. Dikkat ediniz, bu bir romatizma başlangıcıdır.

1. Dikkat ediniz, bu bir romatizma başlangıcıdır.


Lisan : İtalyanca reumatismo

Telaffuz : romati'zma

romatizmalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Romatizması olan

Örnek:

1. İhtimal, semiz ve romatizmalı olan bu adam, suya ayağını bile değdirmemiştir.

1. İhtimal, semiz ve romatizmalı olan bu adam, suya ayağını bile değdirmemiştir.