Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
rampa

İlgili Kelimeler:

kaçış rampası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir arazinin, bir kara yolunun, bir demir yolu hattının yatay doğrultuya göre yokuş olan bölümü

Örnek:

1. Tren, rastgele bir yerlere gidiyor, rampalarda, küçük istasyonlarda saatlerce duruyordu.

1. Tren, rastgele bir yerlere gidiyor, rampalarda, küçük istasyonlarda saatlerce duruyordu.

2. Özellikle istasyonlarda, vagonlara eşya yüklemek veya boşaltmak için yapılan, ambarın önünde bulunan set

Örnek:

1. Birimiz istasyon rampalarında yan gelirken birimiz yokuşlarda çabalar.

1. Birimiz istasyon rampalarında yan gelirken birimiz yokuşlarda çabalar.

3. Bir vagonu raya sokmak veya raydan çıkarmak için kullanılan araç

4. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , Füzelerin havaya fırlatılmak için üstüne yerleştirildikleri eğik destek

5. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Bir geminin bir başka gemiye, dubaya, iskeleye veya sala değecek biçimde yanaşması

6. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , İki ağacı veya takozları birbirine kenetlemek için kullanılan, uçları eğriltilmiş ve sivriltilmiş demir çubuk


Lisan : İtalyanca rampa

Telaffuz : ra'mpa

rampa etmek
Anlamı:

1. taşıt bir yere, bir şeye veya bir başka taşıta yanaşmak

Örnek:

1. Bu arabalar her akşam Beyoğlu'nda Tokatlıyan'ın yaya kaldırımına rampa eder.

1. Bu arabalar her akşam Beyoğlu'nda Tokatlıyan'ın yaya kaldırımına rampa eder.

2. argo , argo , argo , argo , birinin içki masasına çağrılmadığı hâlde oturmak


rampacı
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Deniz savaşlarında, borda bordaya savaşıldığında karşı gemiden gelen saldırıları önleyen veya düşman gemisine atlayıp savaşan er

Örnek:

1. Rampacılar gemimize ayak basarken kitaplarımı sandığıma koyup dışarı çıktım.

1. Rampacılar gemimize ayak basarken kitaplarımı sandığıma koyup dışarı çıktım.


rampalama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Rampalamak işi


rampalamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Rampa etmek

Örnek:

1. İskelede üç vapur daha üst üste rampalamış duruyorlardı.

1. İskelede üç vapur daha üst üste rampalamış duruyorlardı.


rampalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yokuşu olan


randa
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Gemilerin mizana direğinin gerisindeki yelken


Lisan : İtalyanca randa

Telaffuz : ra'nda

randevu

İlgili Kelimeler:

randevuevi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Belli bir saatte, belli bir yerde iki veya daha çok kişi arasında kararlaştırılan buluşma

Örnek:

1. Bunlar bana öyle gelir ki vaktiyle verdikleri bir randevuya o gün canları istememiş de gitmemişler.

1. Bunlar bana öyle gelir ki vaktiyle verdikleri bir randevuya o gün canları istememiş de gitmemişler.


Lisan : Fransızca rendez-vous

randevu almak
Anlamı:

1. bir kimseden belli bir saat ve yerde buluşmak için söz almak, gün almak

Örnek:

1. Adamcağız samimi bir refah ve zevkle yeni bir randevu aldıktan sonra gitti.

1. Adamcağız samimi bir refah ve zevkle yeni bir randevu aldıktan sonra gitti.


randevu vermek
Anlamı:

1. belli bir saatte, belli bir yerde biriyle buluşmak için söz vermek

Örnek:

1. Az sonra birbirimize randevu vermişiz gibi ben de gelirim.

1. Az sonra birbirimize randevu vermişiz gibi ben de gelirim.


randevucu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Randevuevi işleten kimse


randevuculuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Randevucunun işi


randevuevi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gizli fuhuş amacıyla işletilen yer

Örnek:

1. Demek devlethaneyi pansiyona çevirdiniz yahut yeni tabirle randevuevi yaptınız.

1. Demek devlethaneyi pansiyona çevirdiniz yahut yeni tabirle randevuevi yaptınız.


Telaffuz : randevu'evi

randevulaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Randevulaşmak işi


randevulaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , İki veya daha çok kişi belli bir yerde veya zamanda buluşmak için sözleşmek


randevulu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Randevusu bulunan

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Randevu alarak


randevusu olmak
Anlamı:

1. belli bir saatte, belli bir yerde buluşmak için biriyle sözleşmiş olmak

Örnek:

1. Bilmem ki anne, gene o Fahri'yle randevusu olmasın?

1. Bilmem ki anne, gene o Fahri'yle randevusu olmasın?


randevusuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Randevusu olmayan

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Randevu almadan


randıman
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Verim

Örnek:

1. Orada evin randımanı artıyorsa burada da kulübün randımanı artacak.

1. Orada evin randımanı artıyorsa burada da kulübün randımanı artacak.


Lisan : Fransızca rendement

randımanlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Verimli


randımanlılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Randımanlı olma durumu


randımansız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Randımanı olmayan


randımansızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Randımansız olma durumu


rant
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Getirim

Örnek:

1. Fırlayan arsa rantları, oy ticareti hissesi olarak paylaşıldı.

1. Fırlayan arsa rantları, oy ticareti hissesi olarak paylaşıldı.


Lisan : Fransızca rente

rantabilite
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Verimlilik


Lisan : Fransızca rentabilité