Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
pozitif kutup
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Elektrik yükü artı (+) olan kutup


pozitif sayı
Anlamı:

1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Artı sayı


pozitiflik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Pozitif olma durumu

2. fizik , fizik , fizik , fizik , Pozitif elektriklenme olayları gösteren bir cismin durumu


pozitivist
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Olgucu

Örnek:

1. Yüksek öğrenimini Paris'te yaptığı sıralarda pozitivistlerle yakın ilişkiler kurmuştu.

1. Yüksek öğrenimini Paris'te yaptığı sıralarda pozitivistlerle yakın ilişkiler kurmuştu.


Lisan : Fransızca pozitiviste

pozitivizm
Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Olguculuk


Lisan : Fransızca positivisme

pozitron
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Bütün atomlarda bulunan pozitif yüke sahip temel parçacık, elektron karşıtı


Lisan : Fransızca positron

pozitronyum
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Negatif bir elektronla bir pozitrondan oluşan, hidrojen atomuna benzeyen kararsız yapı


Lisan : Fransızca positronium

Telaffuz : pozitro'nyum

pozsuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kurumsuz, çalımsız

Örnek:

1. Türk sahnesinde pozsuz konuşmanın, Türkçeyi Türkçe konuşmanın temsilcileri Karagözcülerimiz, orta oyuncularımız, tuluatçılarımızdı.

1. Türk sahnesinde pozsuz konuşmanın, Türkçeyi Türkçe konuşmanın temsilcileri Karagözcülerimiz, orta oyuncularımız, tuluatçılarımızdı.


Pr
Anlamı:

1. kimya , kimya , kimya , kimya , Praseodim elementinin simgesi


prafa
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İskambil kâğıtlarıyla oynanan bir oyun türü

2. Yeğleme


Lisan : Fransızca préférence

Telaffuz : pra'fa

pragmacı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Pragmacılığı kendine öğreti olarak kabul eden, pragmatist


pragmacılık
Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Yararcılık


pragmatik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Yararcı


Lisan : Fransızca pragmatique

pragmatiklik
Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Yararcılık


pragmatist
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Pragmacı


Lisan : Fransızca pragmatiste

pragmatizm
Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Yararcılık


Lisan : Fransızca pragmatisme

pranga

İlgili Kelimeler:

pranga cezası, pranga kaçağı, pranga mahkûmu

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ağır cezalıların ayaklarına takılan kalın zincir

Örnek:

1. Kafile, kelepçe, zincir ve pranga sesleri ile meydanı geçti.

1. Kafile, kelepçe, zincir ve pranga sesleri ile meydanı geçti.


Lisan : İtalyanca branca

Telaffuz : pra'nga

pranga cezası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Pranga ile cezalandırma


pranga kaçağı
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Azılı haydut


pranga mahkûmu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Pranga cezası almış kimse


prangalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Prangaya vurulmuş

Örnek:

1. Bu iki katil ayaklarından bellerine kadar, bellerinden boyunlarına kadar iki kat prangalı idiler.

1. Bu iki katil ayaklarından bellerine kadar, bellerinden boyunlarına kadar iki kat prangalı idiler.


prangasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Prangası olmayan


prangaya vurmak
Anlamı:

1. ayağına pranga bağlamak, zincire vurmak


praseodim
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Atom numarası 59, atom ağırlığı 140,92 olan, soluk sarı renkli bir element (simgesi Pr)


Lisan : Fransızca praséodyme

pratik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kolaylıkla uygulanabilir, kullanışlı

2. isim , isim , isim , isim , Kişide bir işi kolaylıkla yapabilme, bir şeyi uygulayabilme deneyimi, becerisi veya eğilimi bulunma

3. Uygulamalı

4. isim , isim , isim , isim , Uygulama

5. isim , isim , isim , isim , Bir şeyi yapma yöntemi veya biçimi, teamül

6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sorunlara kolay ve hızlı çözüm bulan

Örnek:

1. Çok görmüş halk adamlarına mahsus pratik bir zekâsı vardı.

1. Çok görmüş halk adamlarına mahsus pratik bir zekâsı vardı.


Lisan : Fransızca pratique