92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Biri, diğerinin polimeri olan iki molekül arasındaki bağıntı, polimeri
sabit polinom, sıfır polinomu
1. sıfat , sıfat , matematik , matematik , sıfat , sıfat , matematik , matematik , Çok terimli
Lisan : Fransızca polinôme
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Sölenterlerden, toplu veya tek başına yaşayabilen basit yapılı hayvan
2. tıp , tıp , tıp , tıp , Mukoza ile kaplı boşluklar içinde gelişen, yumuşak, telsel, genellikle saplı bir armut biçiminde ur
Lisan : Fransızca polype
polis arabası, polisevi, polis hafiyesi, polis karakolu, polis noktası, adli polis, sivil polis, belediye polisi, koruma polisi, süvari polisi, toplum polisi
1. isim , isim , isim , isim , Şehirde kamu düzenini, huzur ve güvenliği sağlayan kuruluş, kolluk, zabıta
2. Bu kuruluşta yer alan görevli, kollukçu
1. İki gün sonra polisler eve giderek annesini götürdüler.
1. İki gün sonra polisler eve giderek annesini götürdüler.
Lisan : Fransızca police
1. isim , isim , isim , isim , Dedektif
1. Burası o kadar ayakaltı idi ki değme polis hafiyesinin aklına gelmezdi.
1. Burası o kadar ayakaltı idi ki değme polis hafiyesinin aklına gelmezdi.
1. isim , isim , isim , isim , Güvenliği sağlamakla görevli polislerin görev yaptığı bina, merkez
1. Bana evvel, işi anlamak için polis karakoluna gitmemi tavsiye etti.
1. Bana evvel, işi anlamak için polis karakoluna gitmemi tavsiye etti.
1. isim , isim , isim , isim , Dokunmuş kumaşlardaki tarak izlerini yok etmek için bu kumaşları bir bıçaktan geçirme işlemi
2. Parlaklık verme
Lisan : Fransızca polissage
1. isim , isim , isim , isim , Emniyet mensuplarının dinlenmek ve barınmak amacıyla kullandığı bina
Telaffuz : poli'sevi
polisiye film, polisiye roman
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Konusu polisin ilgilendiği alanlarda olan (olay, roman, film vb.)
1. Bu öyküleri polisiye tekniği açısından gözden geçirmeden içinin rahat etmeyeceği ortadaydı.
1. Bu öyküleri polisiye tekniği açısından gözden geçirmeden içinin rahat etmeyeceği ortadaydı.
Lisan : Fransızca policier
1. isim , isim , isim , isim , Konusunu polisin görev alanına giren olaylardan seçen film
1. isim , isim , isim , isim , Konusunu polisin görev alanına giren olaylardan seçen roman
1. sıfat , sıfat , toplum bilimi , toplum bilimi , sıfat , sıfat , toplum bilimi , toplum bilimi , Çok tanrıcı
Lisan : Fransızca polythéiste
1. isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , Çok tanrıcılık
Lisan : Fransızca polythéisme
ekonomi politik
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Siyasal
1. O dönem politik ortam zaten kızışmıştı.
1. O dönem politik ortam zaten kızışmıştı.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Belli bi hedefe ulaşabilmek için uzlaşmayı, iyi geçinmeyi amaçlayan
Lisan : Fransızca politique
1. belli bir amaca ulaşmak için uzlaşmaya, iyi geçinmeye önem vererek hareket etmek
dış politika, iç politika, açık kapı politikası, açıklık politikası, bağlantısızlık politikası, idareimaslahat politikası
1. isim , isim , isim , isim , Devletin etkinliklerini amaç, yöntem ve içerik olarak düzenleme ve gerçekleştirme esaslarının bütünü, siyaset, siyasa
1. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır.
1. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır.
2. Davranış biçimi, düşünce yapısı
1. Bir mirasyedi politikasıyla, birikmiş altını, el sürülmedik kaynaklarını har vurup harman savurdular.
1. Bir mirasyedi politikasıyla, birikmiş altını, el sürülmedik kaynaklarını har vurup harman savurdular.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir hedefe varmak için karşısındakilerin duygularını okşama, zayıf noktalarından veya aralarındaki uyuşmazlıklardan yararlanma vb. yollarla işini yürütme
1. Bana karşı kullandığı tehdit ve şantaj politikası güverte halkınca malumdu.
1. Bana karşı kullandığı tehdit ve şantaj politikası güverte halkınca malumdu.
Lisan : İtalyanca politica
Telaffuz : politi'ka
1. isim , isim , isim , isim , Politika ile uğraşan kimse, siyasetçi
1. Meşrutiyetten sonra en meşhur politikacılar bunlardan yetişmiştir.
1. Meşrutiyetten sonra en meşhur politikacılar bunlardan yetişmiştir.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Karşısındakinin duygularını okşayarak çıkar sağlayan kimse, siyasetçi
1. isim , isim , isim , isim , Politika ile uğraşma işi veya tutkusu
1. Mutlaka, Mustafa Kemal o esnada bunları düşünmüş ve kendisindeki büyük devlet adamı şuuru politikacılık ihtiraslarına galebe çalmıştı.
1. Mutlaka, Mustafa Kemal o esnada bunları düşünmüş ve kendisindeki büyük devlet adamı şuuru politikacılık ihtiraslarına galebe çalmıştı.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , `Politikaya bulaştırmak` anlamındaki politize etmek, `politikaya bulaşmak` anlamındaki politize olmak birleşik fiilinde geçen bir söz
Lisan : Fransızca politisé