Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
pöhrenk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Künk


Lisan : Ermenice

poker
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Genellikle dört kişiyle ve otuz iki kâğıtla oynanan bir tür iskambil oyunu

Örnek:

1. Poker masasında servetini, içki masasında sıhhatini cömertçe tüketmiştir.

1. Poker masasında servetini, içki masasında sıhhatini cömertçe tüketmiştir.


Lisan : Fransızca poker

poker çevirmek
Anlamı:

1. poker oynamak

Örnek:

1. Kış geceleri arkadaşlar arasında bir el poker çevirmek de keyiftir.

1. Kış geceleri arkadaşlar arasında bir el poker çevirmek de keyiftir.


pokerci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Poker oynayan kimse

Örnek:

1. Pokercileri evlerine bırakıp boş dönen taksiyi durdurdu.

1. Pokercileri evlerine bırakıp boş dönen taksiyi durdurdu.


pokercilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Poker oynama veya oynatma işi


polar
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kutup


Lisan : Fransızca polaire

Telaffuz : l ince okunur

polargı
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Polarıcı


polarıcı
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Işığı polarmaya yarayan alet, polargı


polarimetre
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Polarölçer


Lisan : Fransızca polarimètre

Telaffuz : polarime'tre, l ince okunur

polarimetri
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Polarma sisteminde etkin maddelerden geçerken oluşan dönmenin ölçülmesi


Lisan : Fransızca polarimétrie

Telaffuz : l ince okunur

polariskop
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Bir ışığın doğal veya polarılmış olup olmadığını belirlemeye yarayan alet


Lisan : Fransızca polariscope

Telaffuz : l ince okunur

polarite
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Bir elektrik üretecinin kutuplarını birbirinden ayırt etmeyi sağlayan nitelik


Lisan : Fransızca polarité

Telaffuz : l ince okunur

polarizasyon
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Kutuplanma

2. Polarma


Lisan : Fransızca polarisation

Telaffuz : l ince okunur

polarma

İlgili Kelimeler:

polarma düzlemi

Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Doğrudan doğruya kendi kaynağından çıkan bir ışığın, yansıdıktan veya kırıldıktan sonra gösterdiği özelliklerin tümü, polarizasyon

2. Kimyasal tepkimeler dolayısıyla bir pildeki gerilimin düşmesi


polarma düzlemi
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Polarılmış ışıkta, ışık titreşimlerinin doğrultusunu belirleyen düzlem


polarmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , fizik , fizik , -i , -i , fizik , fizik , Polarma olayına uğramak


polaroit
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Geçirdiği ışığı polaran saydam yaprak

2. Çekim ve baskı işlemlerini çok çabuk ve otomatik olarak yapan fotoğraf makinesi

3. Bu makineyle çekilen fotoğraf


Lisan : Fransızca polaroït

Telaffuz : l ince okunur

polarölçer
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Bir ışığın polarma oranını ölçmeye yarayan alet, polarimetre


Telaffuz : pola'rölçer, l ince okunur

polat
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Çelik (I)


Lisan : Farsça pūlād

polat gibi
Anlamı:

1. çelik gibi, güçlü kuvvetli

Örnek:

1. Atletinin örtmediği pazıları polat gibi.

1. Atletinin örtmediği pazıları polat gibi.


Polateli
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kilis iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : pola'teli

Polatlı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ankara iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : pola'tlı

polemiğe girmek (veya girişmek)
Anlamı:

1. siyasi, bilimsel veya edebî konularda sert tartışmalar yapmak

Örnek:

1. Polemiğe girdiği genç kuşak yazarların soluksuzluğunu yoksulluk yılları ürünü olmalarına bağlamıştı.

1. Polemiğe girdiği genç kuşak yazarların soluksuzluğunu yoksulluk yılları ürünü olmalarına bağlamıştı.

2. Delegasyonumuz aleyhine çalakalem bir polemiğe girişmiş bulunuyordu.

2. Delegasyonumuz aleyhine çalakalem bir polemiğe girişmiş bulunuyordu.


polemiğe kaçmak
Anlamı:

1. konudan uzaklaşıp dalaşmak

Örnek:

1. Politikada herkes birbirini polemiğe kaçmakla suçluyor.

1. Politikada herkes birbirini polemiğe kaçmakla suçluyor.


polemik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Söz dalaşı

Örnek:

1. Ödüller, sataşmalar, polemikler tek yankılanma yolu olup çıktı.

1. Ödüller, sataşmalar, polemikler tek yankılanma yolu olup çıktı.

2. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Kalem kavgası

Örnek:

1. Kavgalarım, edebiyat polemiğinin en canlı örnekleriydi o zaman.

1. Kavgalarım, edebiyat polemiğinin en canlı örnekleriydi o zaman.


Lisan : Fransızca polémique