Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
orta hâllilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Orta hâlli olma durumu


orta hece düşmesi
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Orta hecede bulunan vurgusuz ünlünün bazı durumlarda düşmesi, haploloji

Örnek:

1. ağızın > ağzın, oğulu > oğlu, gönülüm > gönlüm.

1. ağızın > ağzın, oğulu > oğlu, gönülüm > gönlüm.


orta hizmetçisi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir evin temizlik işlerine bakan hizmetçi


orta hizmeti
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Orta işi

Örnek:

1. Orta hizmetini bile Himmet'e gördürüyor, koca evi ona sildirip süpürtüyordu.

1. Orta hizmetini bile Himmet'e gördürüyor, koca evi ona sildirip süpürtüyordu.


orta işi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir evin temizlik işlerinin bütünü, orta hizmeti


orta kaldırım
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Taşıt trafiğinin yoğun olduğu yollarda yayaların karşıdan karşıya daha kolay geçmesi için yolun ortasında düzenlenmiş kaldırım, refüj


orta karar
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Orta derecede, biraz uygun


orta karın
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Göbeğin üstünde kalan karın bölgesi


orta kat
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İki kat arasında kalan kat

2. argo , argo , argo , argo , Karın bölgesi


orta katı kiraya vermek
Anlamı:

1. argo , argo , argo , argo , gebe kalmak


orta kulak

İlgili Kelimeler:

orta kulak boşluğu, orta kulak iltihabı

Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Kulak zarı, çekiç, örs, üzengi kemiklerinin bulunduğu, dış kulakla iç kulak arasındaki bölüm


orta kulak boşluğu
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Dış kulakla iç kulak arasındaki boşluk


orta kulak iltihabı
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Orta kulakta oluşan iltihaplı hastalık


orta kuşak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toplumda genç kuşak ile yaşlı kuşak arasında yer alan yaş grubu


orta malı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Herkesin yararlandığı (nesne)

2. Özgünlüğü olmayan, basmakalıp

Örnek:

1. Ne kadar orta malı, kalitesiz tartışmalar yaptığınızın farkında mısınız?

1. Ne kadar orta malı, kalitesiz tartışmalar yaptığınızın farkında mısınız?

3. isim , isim , isim , isim , Hayat kadını

Örnek:

1. Orta malı bayağı birinin tesiri altında...

1. Orta malı bayağı birinin tesiri altında...


orta masası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Değişik sayıdaki kısa ayaklar üzerine yatay olarak yerleştirilmiş tablası olan, genellikle oturma grubu ile kullanılan mobilya


orta mektep
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ortaokul


orta nokta
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Futbolda başlama vuruşunun yapıldığı yer, nokta


orta oyunculuğu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Orta oyuncusunun sanatı

Örnek:

1. Her şeye rağmen hâlâ bu kadına bu kadar şiddetle tutkun olmasa çoktan başını alıp orta oyunculuğuna dönecek.

1. Her şeye rağmen hâlâ bu kadına bu kadar şiddetle tutkun olmasa çoktan başını alıp orta oyunculuğuna dönecek.


orta oyuncusu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Orta oyununda oynayan sanatçı


orta oyunu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sahne, perde, dekor, suflör kullanmadan halkın ortasında oynanan Türk halk tiyatrosu

Örnek:

1. Öteki arkadaşlarının girdiği orta oyununa girmeyi düşündü.

1. Öteki arkadaşlarının girdiği orta oyununa girmeyi düşündü.


orta parmak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , El parmaklarının sağdan ve soldan üçüncü olanı


orta saha
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Futbol, hentbol vb. oyunlarda topun oynandığı sahanın orta bölümü


Orta Şark
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Orta Doğu


Özel: Evet

orta şekerli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ne az ne de çok şekeri olan

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ne çok iyi ne de çok kötü, şöyle böyle (durum)