92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Esas yaylaktan daha aşağıda bulunan, çıkarken veya inerken bir süre hayvan otlatılan ve bir miktar ot biçilip kurutulan yaylak
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , askerlik , askerlik , isim , isim , eskimiş , eskimiş , askerlik , askerlik , Kıdemi iki rütbe artırılmış yüzbaşı
ona buna, sözüm ona
1. zamir , zamir , zamir , zamir , O zamirinin yönelme durumu eki almış biçimi
1. Yeğeninin ona çeken tek yanı yoktur.
1. Yeğeninin ona çeken tek yanı yoktur.
1. isim , isim , isim , isim , Herkese
1. Ona buna kendisi için çağrılar düzenlettiğini, oralara gidip afiyetle sofraya kurulduğunu anlatmıştı.
1. Ona buna kendisi için çağrılar düzenlettiğini, oralara gidip afiyetle sofraya kurulduğunu anlatmıştı.
1. `onun için fark etmez, tutulacak yolu başkaları düşünsün` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Birlik notanın on altıda biri uzunluğunda nota
Telaffuz : o'naltılık
1. isim , isim , isim , isim , Onamak işi, uygun bulma, tasvip
1. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, yürütme organının teklif, inha, atama veya onamasına bağlı resmî ve özel herhangi bir işle görevlendirilemez.
1. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, yürütme organının teklif, inha, atama veya onamasına bağlı resmî ve özel herhangi bir işle görevlendirilemez.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Onama işine konu olmak
1. Bu tutum herkesçe onandı.
1. Bu tutum herkesçe onandı.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , On sayısının üleştirme sayı sıfatı
1. Oraya çıkınca hamallara onar kuruştan hesap göreceksin.
1. Oraya çıkınca hamallara onar kuruştan hesap göreceksin.
2. Her birine on, her defasında onu bir arada olan
1. isim , isim , isim , isim , Onarma işini yapan kimse
1. Onarıcı, her el attığı yerden ahlarla vahlarla çıkıyordu.
1. Onarıcı, her el attığı yerden ahlarla vahlarla çıkıyordu.
2. Hasar görmüş hücreleri canlı duruma getiren madde
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Onarma işine konu olmak, onarma işi yapılmak
1. Bir duvar onarılır öteki çöker, ardından dam akardı.
1. Bir duvar onarılır öteki çöker, ardından dam akardı.
1. isim , isim , isim , isim , Onarma işi, tamirat, tamir
1. Onarımı yeni bitmiş yapının önünde hayvanın dizginlerini tıpkı tıpkısına bir erkek gibi çekti.
1. Onarımı yeni bitmiş yapının önünde hayvanın dizginlerini tıpkı tıpkısına bir erkek gibi çekti.
2. Bir yapının, bir heykelin, bir resmin bozulmuş yerlerini yeniden yapma, ilk durumuna getirme, restore etme
3. Tarihî eser niteliği taşımayan yapıların onarılması, renovasyon
1. onarılmak
1. Ondan sonra da birkaç kez onarım görmüştür.
1. Ondan sonra da birkaç kez onarım görmüştür.
1. isim , isim , isim , isim , Bozulmuş olan nesneleri onarıp yararlı bir duruma getirme, tamircilik