92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Borcun yerine getirilmesinde aynen borçlu gibi borcun ödenmesini üstlenen kimse
1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Zincirleme olarak
Lisan : Arapça muteselsilen
Telaffuz : müteselsi'len
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Bir konuyu dikkatle araştıran, irdeleyici, araştırıcı
Lisan : Arapça mutetebbiʿ
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Gerçekleşmesi bir şeye bağlı bulunan
1. Benibeşer arasında, ister şiire, ister başka bir şeye rehberlik etmek ancak o şeyin cinsinden olmaya mütevakkıftır.
1. Benibeşer arasında, ister şiire, ister başka bir şeye rehberlik etmek ancak o şeyin cinsinden olmaya mütevakkıftır.
Lisan : Arapça mutevaḳḳif
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Art arda gelen, üst üste olan, ardışık
Lisan : Arapça mutevālī
Telaffuz : müteva:li:
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Birbirine paralel olan
2. matematik , matematik , matematik , matematik , Paralel
Lisan : Arapça mutevāzī
Telaffuz : müteva:zi:
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Alçak gönüllü
1. Sakin, mütevazı ve kalabalıktan kaçan ruhunu incitmemek için onu, birkaç kişi ile sırtımda ebedî makamına ben götürdüm.
1. Sakin, mütevazı ve kalabalıktan kaçan ruhunu incitmemek için onu, birkaç kişi ile sırtımda ebedî makamına ben götürdüm.
2. Gösterişsiz, iddiasız
1. Düğün sahibinin bütçesi ne kadar dar ve mütevazı olursa olsun, hokkabaz şarttı.
1. Düğün sahibinin bütçesi ne kadar dar ve mütevazı olursa olsun, hokkabaz şarttı.
Lisan : Arapça mutevāżiʿ
Telaffuz : müteva:zı
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Birbirine uyan, oranlı
Lisan : Arapça mutevāzin
Telaffuz : müteva:zin
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Bir yere gitmeye, bir şeyi yapmaya karar veren
2. Yönelik
Lisan : Arapça muteveccih
1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Bir yere doğru gitmek üzere
2. Bir şeyi yapmaya yönelmiş olarak
Lisan : Arapça muteveccihen
Telaffuz : mütevecci'hen
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ölmüş, ölü kimse
2. Müslüman olmayan kimseleri ölümünden sonra anarken kullanılan saygı sözü
Lisan : Arapça muteveffā
Telaffuz : müteveffa:
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Kuruntulu, evhamlı
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Korkak, ödlek
Lisan : Arapça mutevehhim
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Her işini Tanrı'ya veya oluruna bırakmış, kadere boyun eğmiş
1. Sesini çıkarmadı. Mütevekkil bir hâli vardı.
1. Sesini çıkarmadı. Mütevekkil bir hâli vardı.
Lisan : Arapça mutevekkil
mütevelli heyeti
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Bir vakfın yönetimi kendisine verilmiş olan kimse
Lisan : Arapça mutevellī
Telaffuz : mütevelli:
1. isim , isim , isim , isim , Bir vakfın veya bir kuruluşun yönetim işlerinin doğrudan bağlı bulunduğu kurul
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Doğmuş, dünyaya gelmiş
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Meydana gelmiş, ileri gelmiş
1. Gönlüm arzu ile korkudan, muhabbet ile nefretten mütevellit duygularla mütehassis olduğu hâlde gidiyordum.
1. Gönlüm arzu ile korkudan, muhabbet ile nefretten mütevellit duygularla mütehassis olduğu hâlde gidiyordum.
Lisan : Arapça mutevellid
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , tıp , tıp , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , tıp , tıp , Veremli
Lisan : Arapça muteverrim
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Uyanık, tetikte, sak (I)
Lisan : Arapça muteyaḳḳiż
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Artan, çoğalan
Lisan : Arapça mutezāyid
Telaffuz : müteza:yit
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , felsefe , felsefe , isim , isim , eskimiş , eskimiş , felsefe , felsefe , Kaderi inkâr ederek `kul, ettiklerinin yaratıcısıdır` diyen ve Tanrı'nın sıfatları konusunda sünnet ehlinden ayrılan bir felsefe
Lisan : Arapça muʿtezile
Telaffuz : mu:tezile
mutfak dolabı, mutfak havalandırması, mutfak havlusu, mutfak merdiveni
1. isim , isim , isim , isim , Yemek pişirilen yer, aş damı
1. Bir bütün günü mutfakta harcayıp çeşitli yemekler yapıyor.
1. Bir bütün günü mutfakta harcayıp çeşitli yemekler yapıyor.
2. Yiyecek kültürünün tamamı
1. Türk mutfağı.
1. Türk mutfağı.
Lisan : Arapça maṭbaḫ
1. isim , isim , isim , isim , Mutfak aletlerinin yerleştirilmesi için yaptırılan özel dolap
1. isim , isim , isim , isim , Mutfaklara yerleştirilen havalandırma sistemi