92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ekime elverişli, ekilecek tarla veya yer, ekenek
2. Kırsalda birkaç evden oluşan en küçük yerleşim birimi
Lisan : Arapça mezraʿ
Telaffuz : mezra:
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Ekilmiş, ekili
Lisan : Arapça mezrūʿ
Telaffuz : mezru:
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir okulu bitirerek diploma almış (kimse)
1. Bu kitabı ilk okuduğumda, çiçeği burnunda bir fakülte mezunuydum.
1. Bu kitabı ilk okuduğumda, çiçeği burnunda bir fakülte mezunuydum.
2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , İzin almış, izinli
1. Vedia'dan öğrendim, seyahate çıkacakmışsınız, mezunmuşsunuz.
1. Vedia'dan öğrendim, seyahate çıkacakmışsınız, mezunmuşsunuz.
3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Bir iş için yetki verilmiş, yetkili
1. Bunu yapmaya mezun değilim.
1. Bunu yapmaya mezun değilim.
Lisan : Arapça meʾẕūn
Telaffuz : me:zun
1. isim , isim , isim , isim , Okulu bitirme
1. Mezuniyet sınavı.
1. Mezuniyet sınavı.
2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , İzinli olma durumu
3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Yetki
Lisan : Arapça meʾẕūniyyet
Telaffuz : me:zuniyet
1. isim , isim , isim , isim , Mezura
2. Ölçü
1. Kunduraları galiba ayağını sıktığı için mezürü bozuyor, aktrisi kızdırıyordu.
1. Kunduraları galiba ayağını sıktığı için mezürü bozuyor, aktrisi kızdırıyordu.
Lisan : Fransızca mesure
1. isim , isim , isim , isim , Terzilikte ölçü almak için kullanılan, genellikle 1,5 metre uzunluğunda şerit metre, mezür
Lisan : İtalyanca misura
Telaffuz : mezu'ra
1. zarf , zarf , müzik , müzik , zarf , zarf , müzik , müzik , Orta hızda
Lisan : İtalyanca mezzo
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Soprano ile kontralto arasında kadın sesi
2. Sesi böyle olan sanatçı
Lisan : İtalyanca mezzosoprano
Telaffuz : mezzosopra'no
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Gam dizisinde re ile fa arasındaki ses ve bu sesi gösteren nota işareti
Lisan : İtalyanca mi
1. Sonuna getirildiği cümleye veya kelimeye, söyleyiş biçimine ve tonlamaya göre soru, şaşma veya inkâr anlamı veren bir söz
1. Bu su içilir mi?
1. Bu su içilir mi?
2. Soru anlamıyla rica ve emir cümleleri yapar
1. Bize buyurmaz mısınız?
1. Bize buyurmaz mısınız?
2. Bana bir bardak su verir misin?
2. Bana bir bardak su verir misin?
3. Tekrarlanan kelime arasında kullanılarak kelimenin anlamını pekiştiren bir söz
1. Zengin mi zengin! Güzel mi güzel!
1. Zengin mi zengin! Güzel mi güzel!
4. Belirli geçmiş zamanlı bir cümle ile başka bir cümleyi zaman, şart veya sebep ilişkisi ile birbirine bağlayan bir söz
1. Anamız bağırdı mı herkes köşesine çekilirdi. Sınıfa girdi mi bütün öğrenciler yerlerine geçer otururlardı.
1. Anamız bağırdı mı herkes köşesine çekilirdi. Sınıfa girdi mi bütün öğrenciler yerlerine geçer otururlardı.
1. zamanı gelmek
1. Bakkalın veresiyeyi kestiği bir gün, artık bu işin miadı geldiğine kanaat ederek satış hususunda ısrar edecek olmuş.
1. Bakkalın veresiyeyi kestiği bir gün, artık bu işin miadı geldiğine kanaat ederek satış hususunda ısrar edecek olmuş.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bir şeyin yapılması için tanınan süre
2. Bir şeyin yerine yenisinin verilebilmesi için kabul edilmiş bulunan süre, kullanma süresi
1. Asker ayakkabısının miadı altı aydır.
1. Asker ayakkabısının miadı altı aydır.
Lisan : Arapça mīʿād
Telaffuz : mia:dı
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Tohum ekme aleti
Lisan : Arapça mibzer
1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , isim , isim , biyoloji , biyoloji , Mantarların ipliksi ve uzantılı tutunma ve gelişim organı
1. isim , isim , isim , isim , Yol yapımında kullanılan taş kırıntısı, mucur
2. Kömür kırıntısı, mucur
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir şeyin işe yaramayan bölümü
Lisan : Ermenice
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Gemilerde çalışan küçük yaştaki tayfa yamağı, muço
2. Meyhaneci çırağı
Lisan : İtalyanca mozzo
Telaffuz : mi'ço
1. miço olarak çalışmak
1. Sen patrona karın tokluğuna kayıkta miçoluk etmek üzere gelip uyuyakaldığını söyle.
1. Sen patrona karın tokluğuna kayıkta miçoluk etmek üzere gelip uyuyakaldığını söyle.
mide ağzı, mide fesadı, mide kapısı, mide spazmı
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Omurgalılarda, sindirim sisteminin, yemek borusu ile onikiparmak bağırsağı arasında besinlerin sindirime hazır duruma getirildiği; omurgasız hayvanlarda ise sindirim kanalının bu bölgeye karşılık olan parçası
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Karın, karın bölgesi
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yemek yeme isteği
Lisan : Arapça miʿde
Telaffuz : mi:de
1. kusacak bir duruma getirmek
1. Dibinde, kıyılmış kertenkele ve yılan parçaları varmış gibi midesini bulandırmıştı.
1. Dibinde, kıyılmış kertenkele ve yılan parçaları varmış gibi midesini bulandırmıştı.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , kuşkulandırmak
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Yemek borusunun mideye açılan alt ucu