Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
mesuliyetsizce
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Sorumsuzca


Telaffuz : mesuliyetsi'zce

mesuliyetsizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sorumsuzluk


meşum
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Uğursuz

Örnek:

1. İlk çocuğunu doğuran genç bir kadına meşum şeyler söylememeliydim, sustum.

1. İlk çocuğunu doğuran genç bir kadına meşum şeyler söylememeliydim, sustum.


Lisan : Arapça meşʾūm

Telaffuz : meşu:m

mesut
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Mutlu

Örnek:

1. Bu eseri vücuda getiren bir milletin evladı, bir ordunun başkumandanı olduğumdan, ilelebet mesut ve bahtiyarım.

1. Bu eseri vücuda getiren bir milletin evladı, bir ordunun başkumandanı olduğumdan, ilelebet mesut ve bahtiyarım.


Lisan : Arapça mesʿūd

mesut etmek
Anlamı:

1. mutlu kılmak

Örnek:

1. Bu dalkavukluğu salak bir şaire yapsan belki onu mesut edersin.

1. Bu dalkavukluğu salak bir şaire yapsan belki onu mesut edersin.


mesut olmak
Anlamı:

1. mutlu olmak, onmak

Örnek:

1. O olmasa ne kadar rahat edeceğim, ne kadar mesut olacağım!

1. O olmasa ne kadar rahat edeceğim, ne kadar mesut olacağım!


mesutça
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Mesut bir biçimde, mesut olarak, mesudane


Telaffuz : mesu'tça

meşveret
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bir konu hakkında birinin düşüncesini sorma, danışma

Örnek:

1. Ne kadar hükûmetler varsa meşveret usulünü kabul etmiş.

1. Ne kadar hükûmetler varsa meşveret usulünü kabul etmiş.

2. İki veya daha fazla kişinin birbiriyle fikir alışverişinde bulunması


Lisan : Arapça meşveret

meşveret etmek
Anlamı:

1. danışmak

2. iki veya daha fazla kişi birbiriyle fikir alışverişinde bulunmak


met

İlgili Kelimeler:

metcezir

Anlamı:

1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Kabarma

Örnek:

1. Bir met zamanı gökyüzü kurşunla örtülü / Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi

1. Bir met zamanı gökyüzü kurşunla örtülü / Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi


Lisan : Arapça medd

met
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çelik çomak oyununda kullanılan değnek parçası

2. Bu oyunda kullanılan, 10-15 santimetre uzunluğundaki değnek


meta
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mal, ticaret malı

2. ticaret , ticaret , ticaret , ticaret , Sermaye

Örnek:

1. Batı'dan aldığımız öteberi arasında en kıymetli meta kendi memleketimizi karış karış dolaşma arzusu olmalıdır.

1. Batı'dan aldığımız öteberi arasında en kıymetli meta kendi memleketimizi karış karış dolaşma arzusu olmalıdır.


Lisan : Arapça metāʿ

Telaffuz : meta:

metabolizma
Anlamı:

1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , isim , isim , biyoloji , biyoloji , Canlı organizmada veya canlı hücrelerde hareketi, enerjiyi sağlamak için oluşan, biyolojik ve kimyasal değişimlerin bütünü, özümlemenin ve yadımlamanın toplamı


Lisan : Fransızca métabolisme

metafizik
Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Doğaötesi


Lisan : Fransızca métaphysique

metafizikçi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Metafizik ile uğraşan kimse

Örnek:

1. Metafizikçilerin söyledikleri cihan ötesi, o sır âlemi nerede idi?

1. Metafizikçilerin söyledikleri cihan ötesi, o sır âlemi nerede idi?


metafizikçilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Metafizikçinin işi veya mesleği


metafor
Anlamı:

1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Mecaz


Lisan : Fransızca métaphore

metaforik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Metafor ile ilgili, metafora ait


Lisan : Fransızca métaphorique

metal

İlgili Kelimeler:

metal bilimi, metal yatak, metal yorulması, alkali metaller

Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Çok yüksek elektrik ve ısı iletkenliği, kendine özgü parlaklığı olan, oksijenli birleşimiyle çoğunlukla bazik oksitler veren madde

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu maddeden yapılmış

Örnek:

1. Çıkardıkları metal kutuları, gazeteleri ve cam şişeleri ayrı ayrı çuvallara doldurup götürüyorlar.

1. Çıkardıkları metal kutuları, gazeteleri ve cam şişeleri ayrı ayrı çuvallara doldurup götürüyorlar.

3. Dizgi makinelerinde satırları oluşturmak için eritilen antimon ve kurşun alaşımı


Lisan : Fransızca métal

metal bilimi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Genellikle elementleri, özellikle metalleri saf olarak elde eden ve bunların işleme tekniğini belirleyen kimya endüstrisi kolu, metalürji


metal bilimsel
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Metal bilimi ile ilgili, metalürjik


metal yatak
Anlamı:

1. isim , isim , teknik , teknik , isim , isim , teknik , teknik , Yapımında metal kullanılan yatak


metal yorulması
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Metallerin molekül yapısında yük, direnç ve titreşim nedeniyle bozukluk oluşması


metalik

İlgili Kelimeler:

metalik boya, metalik renk

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Madeni

2. Metal gibi parlak olan (renk)

Örnek:

1. Sigarasını koltuğun kenarına koyduğu metalik kül tablasına ezercesine basıyor.

1. Sigarasını koltuğun kenarına koyduğu metalik kül tablasına ezercesine basıyor.


Lisan : Fransızca métallique

metalik boya
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Bakır, alüminyum, bronz vb. metalik tozların eklenmesiyle parlak görünüş veren özel boya türü