Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
mecmua
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dergi

Örnek:

1. Arada sırada bana gazete, kitap, mecmua göndermelerini istedim.

1. Arada sırada bana gazete, kitap, mecmua göndermelerini istedim.


Lisan : Arapça mecmūʿa

mecmuacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dergi işleriyle uğraşan kimse


mecmuacılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dergi işleriyle uğraşma

Örnek:

1. Şimdi mizah gazeteciliği hatta mecmuacılık da hemen hemen yarı kusur, yarı kabahat bir acayip şekil aldı.

1. Şimdi mizah gazeteciliği hatta mecmuacılık da hemen hemen yarı kusur, yarı kabahat bir acayip şekil aldı.


mecnun
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Sevdadan ötürü kendini kaybetmiş

2. Çılgın, deli


Lisan : Arapça mecnūn

mecnun olmak
Anlamı:

1. sevda sebebiyle kendini kaybetmek

2. delirmek, çıldırmak

Örnek:

1. Alelade, herkesteki gibi beş on kuruşluk bir maldı, buna kıymet verebilmek için insan mecnun olmalı.

1. Alelade, herkesteki gibi beş on kuruşluk bir maldı, buna kıymet verebilmek için insan mecnun olmalı.


mecnunane
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Çılgın gibi, çılgınca olan

Örnek:

1. O anda zihnimden mecnunane bir fikir geçiverdi.

1. O anda zihnimden mecnunane bir fikir geçiverdi.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Mecnunca


Lisan : Arapça mecnūn + Farsça -āne

Telaffuz : mecnu:na:ne

mecnunca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Çılgın bir biçimde, delice, deli gibi, mecnuncasına, mecnunane

Örnek:

1. Şehriban'a hayran, meftun, mecnunca bağlı idim.

1. Şehriban'a hayran, meftun, mecnunca bağlı idim.


Telaffuz : mecnu'nca

mecnuncasına
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Mecnunca


Telaffuz : mecnu'ncasına

mecnunluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mecnun olma durumu


mecra
Anlamı:

1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Yatak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir işin gidişi, bir olayın doğrultusu


Lisan : Arapça mecrā

Telaffuz : mecra:

mecrası değişmek
Anlamı:

1. bir iş, bir olay için gidişi, yönü, doğrultusu değişmek


mecrasında gitmek
Anlamı:

1. bir iş kurallarına uygun bir biçimde yürümek


mecruh
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Yaralı

Örnek:

1. Harbiye nazırıyla sadrazamı vurmuşlar. Ahmet Rıza tehlikeli surette mecruh.

1. Harbiye nazırıyla sadrazamı vurmuşlar. Ahmet Rıza tehlikeli surette mecruh.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İncinmiş olan (kimse)


Lisan : Arapça mecrūḥ

Mecus
Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Ateşe tapanların bağlı oldukları din


Özel: Evet

Lisan : Arapça mecūs

Telaffuz : mecu:su

Mecusi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , din bilgisi , din bilgisi , sıfat , sıfat , din bilgisi , din bilgisi , Mecus dininden olan (kimse)


Lisan : Arapça mecūsī

Telaffuz : mecu:si:

Mecusilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mecusi olma durumu


Özel: Evet

meczup
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Tanrı aşkıyla aklını yitirmiş kimse

2. Aklını yitirmiş kimse, deli

Örnek:

1. Bunlardan başka köyün iki meczubu, bir cücesi vardır.

1. Bunlardan başka köyün iki meczubu, bir cücesi vardır.


Lisan : Arapça mecẕūb

Telaffuz : meczu:bu

medar

İlgili Kelimeler:

medarımaişet

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , coğrafya , coğrafya , isim , isim , eskimiş , eskimiş , coğrafya , coğrafya , Dönence, cezir karşıtı

2. Dayanak, yardımcı


Lisan : Arapça medār

Telaffuz : meda:rı

medar olmak
Anlamı:

1. yardımı, yararı dokunmak


medarıiftihar
Anlamı:

1. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Övünülen, onur duyulan, iftihar edilen şey veya kimse


Lisan : Arapça medār + iftiḫār

Telaffuz : meda:rıiftiha:rı

medarımaişet

İlgili Kelimeler:

medarımaişet motoru

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Geçimi sağlayacak koşul, iş


Lisan : Arapça medār + maʿīşet

Telaffuz : meda:rımai:şet

medarımaişet motoru
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Günlük geçim için kazanılan para

Örnek:

1. Aile denilen bu kurum, medarımaişet motorunun yürümesi için gereken para demektir.

1. Aile denilen bu kurum, medarımaişet motorunun yürümesi için gereken para demektir.


meddah
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Taklitler yaparak, hoş hikâyeler anlatarak halkı eğlendiren sanatçı

Örnek:

1. Ramazan geceleri bu kahveye meddahlar, cura, bağlama gibi meşhur saz çalanlar geliyordu.

1. Ramazan geceleri bu kahveye meddahlar, cura, bağlama gibi meşhur saz çalanlar geliyordu.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Öven, aşırı övgüde bulunan kimse


Lisan : Arapça meddāḥ

meddahlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Meddah sanatı, meddahın işi

Örnek:

1. Meddahlıkta kendinden önce gelenleri geçmiş bir adam olarak tanınmıştır.

1. Meddahlıkta kendinden önce gelenleri geçmiş bir adam olarak tanınmıştır.

2. Övücülük


medeni

İlgili Kelimeler:

medeni hâl, medeni nikâh

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kentlileşmiş, kırsallıktan kurtulmuş, uygar

Örnek:

1. Orada medeni bir insan gibi yaşamak, hasılı oraya yerleşmek istiyordu.

1. Orada medeni bir insan gibi yaşamak, hasılı oraya yerleşmek istiyordu.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Uygar biçimde

Örnek:

1. Çok ayıp oldu; sözlerini, istediğini daha medeni anlatabilirdi.

1. Çok ayıp oldu; sözlerini, istediğini daha medeni anlatabilirdi.


Lisan : Arapça medenī

Telaffuz : medeni: