92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Sevicilik
1. Mektep kaçkınımsı hâlleri, aşırı neşeleri, Roksan'la aralarında lezbiyenlik gibi şeyler bile düşündürebilir.
1. Mektep kaçkınımsı hâlleri, aşırı neşeleri, Roksan'la aralarında lezbiyenlik gibi şeyler bile düşündürebilir.
abdülleziz
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tadı güzel, lezzetli
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Hoş, güzel, zevkli, latif
1. Bunun öte tarafında hayalî, leziz bir âlem mevcuttur.
1. Bunun öte tarafında hayalî, leziz bir âlem mevcuttur.
Lisan : Arapça leẕīẕ
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Doku bozukluğu
1. Zamanla bu tırnak lezyonları yüzünden insanın ayakları çürük balık gibi kokar.
1. Zamanla bu tırnak lezyonları yüzünden insanın ayakları çürük balık gibi kokar.
Lisan : Fransızca lésion
1. isim , isim , isim , isim , Ağız yoluyla alınan tat
1. Tekrar odaya dönse bu kaynağın suyunda umduğu lezzeti tekrar bulabilecek miydi?
1. Tekrar odaya dönse bu kaynağın suyunda umduğu lezzeti tekrar bulabilecek miydi?
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Herhangi bir şey karşısında duyulan zevk, haz
1. Ona da dinlenmek gibi bir lezzet yetişir.
1. Ona da dinlenmek gibi bir lezzet yetişir.
Lisan : Arapça leẕẕet
1. hoşlanmak
1. Uysal hayatımız daima gönlümün de aklımın da en lezzet aldığı meşgalesi.
1. Uysal hayatımız daima gönlümün de aklımın da en lezzet aldığı meşgalesi.
1. tadını çıkarmak
1. Lezzetini çıkara çıkara hikâyesine devam ediyordu.
1. Lezzetini çıkara çıkara hikâyesine devam ediyordu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , İyi bir tat kazanmak, tat verilmek, lezzetli bir duruma gelmek
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tadı güzel
1. Bizim yazıcı için bundan daha iyi, bundan daha lezzetli bir ilaç olamaz.
1. Bizim yazıcı için bundan daha iyi, bundan daha lezzetli bir ilaç olamaz.
2. Zevkli, haz dolu
1. Bu gayretli millet önünde, bu gayretli millet için yaşamak ve gülmek ne lezzetli bir sonuçtur.
1. Bu gayretli millet önünde, bu gayretli millet için yaşamak ve gülmek ne lezzetli bir sonuçtur.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Giysi
1. Bu libaslar altında ikisinin de yürümeleri, tavırları değişmişti.
1. Bu libaslar altında ikisinin de yürümeleri, tavırları değişmişti.
Lisan : Arapça libās
Telaffuz : liba:sı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hürriyet ve serbestlikle ilgili
2. Serbest ekonomiden yana olan (kimse, parti vb.), liberalist
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Hoşgörülü
Lisan : Fransızca libéral
Telaffuz : l ince okunur
1. isim , isim , isim , isim , Serbestlik
1. Bizim demokrasi dahi on sekizinci ve on dokuzuncu asır liberalizm basmakalıplarını sırtına yükleyip yurdumuza öyle geldi.
1. Bizim demokrasi dahi on sekizinci ve on dokuzuncu asır liberalizm basmakalıplarını sırtına yükleyip yurdumuza öyle geldi.
2. felsefe , felsefe , ekonomi , ekonomi , felsefe , felsefe , ekonomi , ekonomi , Erkincilik
Lisan : Fransızca libéralisme