92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Gülünçleşmek, gülünç duruma gelmek
1. Yukarıda yazdığım şeylerin bu karşılığı yeteri kadar verdiğini sansaydım, böyle komikleşmezdim karşınızda.
1. Yukarıda yazdığım şeylerin bu karşılığı yeteri kadar verdiğini sansaydım, böyle komikleşmezdim karşınızda.
borsa komiseri, hükûmet komiseri, saha komiseri
1. isim , isim , isim , isim , Güvenlik teşkilatının meslek aşamaları içinde yer alan, il, ilçe veya bucaklarda bulundukları yerin emniyet ve asayişine ait işleri yöneten, üniformalı veya sivil memur
1. Komiser, çatkın bir çehre ile anlatmaya başladı.
1. Komiser, çatkın bir çehre ile anlatmaya başladı.
2. Hükûmet komiseri
3. spor , spor , spor , spor , Saha komiseri
Lisan : Fransızca commissaire
borsa komiserliği
1. isim , isim , isim , isim , Komiser olma durumu
1. Mahpushane idare etmek, mıntıka karakolunda komiserlik yapmaya benzemiyordu.
1. Mahpushane idare etmek, mıntıka karakolunda komiserlik yapmaya benzemiyordu.
2. Komiserin makamı
tahkikat komisyonu
1. isim , isim , isim , isim , Alt kurul
2. ticaret , ticaret , ticaret , ticaret , Bir işte aracılık yapan kimseye bırakılan yüzde, simsariye
Lisan : Fransızca commission
borsa komisyoncusu
1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Bir iş karşılığında yüzde alan kimse, simsar
1. Tiftik komisyoncusu olduğumu bildirdim ve ahbap olduk, gitti.
1. Tiftik komisyoncusu olduğumu bildirdim ve ahbap olduk, gitti.
2. Kabzımal
borsa komisyonculuğu
1. isim , isim , isim , isim , Komisyoncunun yaptığı iş, simsarlık
1. isim , isim , isim , isim , Siyasi bir amaca ulaşmak için silah kullanan gizli topluluk
1. Makedonya Komitası'nın bu korkunç müfettişi adam kesmekten hazzetmezdi.
1. Makedonya Komitası'nın bu korkunç müfettişi adam kesmekten hazzetmezdi.
Lisan : Sırpça
Telaffuz : komi'ta
1. isim , isim , isim , isim , Siyasi bir amaca ulaşmak için silahlı mücadele eden gizli topluluk veya örgüte bağlı kimse
1. Aynı zamanda birçok komitacı da karınca gibi sokaklara üşüşmüştü.
1. Aynı zamanda birçok komitacı da karınca gibi sokaklara üşüşmüştü.
1. isim , isim , isim , isim , Komitacı olma durumu
1. Ali Fuat Bey de parti komitacılığının düşmanı olanlar gibi nizam, kıdem ve kanun adamı kalmıştır.
1. Ali Fuat Bey de parti komitacılığının düşmanı olanlar gibi nizam, kıdem ve kanun adamı kalmıştır.
1. isim , isim , isim , isim , Alt kurul
1. Ders saatleri dışında kalan bütün zamanlarım komite işlerine verilmişti.
1. Ders saatleri dışında kalan bütün zamanlarım komite işlerine verilmişti.
Lisan : Fransızca comité
Telaffuz : komi'te
1. isim , isim , isim , isim , Karyolanın yanı başına konulan üstü masa biçimindeki küçük dolap, komot
1. Niye bu çerçeveli resim komodinin üstünde değil, çekmecenin içinde duruyor?
1. Niye bu çerçeveli resim komodinin üstünde değil, çekmecenin içinde duruyor?
Lisan : Fransızca commodine
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Amiral yetkisiyle görevli deniz subayı
2. Bir kuruluşa bağlı yolcu gemilerinin en eski kaptanı
Lisan : Fransızca commodore
1. isim , isim , isim , isim , Yolcu trenlerinde vagonların bölmelerle ayrılmış bölümlerinden her biri
1. Kompartıman tıka basa doluydu.
1. Kompartıman tıka basa doluydu.
Lisan : Fransızca compartiment
1. isim , isim , isim , isim , Derleyip toparlama
2. Derme çatma yapılan iş
Lisan : Fransızca compilation
Telaffuz : l ince okunur
komple kilit
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dolu
2. Eksiksiz, gerekli her şeyi tamam olan, tam
3. Bütünü aynı şeyden olup bir takım oluşturan
1. Komple sofra takımı.
1. Komple sofra takımı.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Üstün nitelikleri kendinde toplayan, mükemmel
1. O, eşi ender bulunur komple sanat insanlarından biriydi.
1. O, eşi ender bulunur komple sanat insanlarından biriydi.
Lisan : Fransızca complet
Telaffuz : ko'mple
1. isim , isim , isim , isim , Bir mobilyanın sadece bir çekmece veya kapağına takılan, kilitlendiğinde mobilyanın bütün kapak ve çekmecelerini kilitleyebilen özel bir kilit türü
aşağılık kompleksi, narsist kompleksi, üstünlük kompleksi
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Karmaşık
1. Heveskârlar için hece ve aruz bir kompleks, içinden çıkılmaz bir yoldu.
1. Heveskârlar için hece ve aruz bir kompleks, içinden çıkılmaz bir yoldu.
2. Vitamin veya proteinlerin oluşturduğu bileşik
3. kimya , kimya , kimya , kimya , Karmaşık
4. isim , isim , isim , isim , Karmaşıklık, karmaşa
5. isim , isim , isim , isim , Aynı ekonomik etkinliği gerçekleştiren sanayinin tesisler bütünü, kuruluşlar bütünü
1. Çinko kompleksi.
1. Çinko kompleksi.
6. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Karmaşa
1. Esma gibi şahsiyet sahibi bir genç kızı kompleks sahibi etmişlerdi.
1. Esma gibi şahsiyet sahibi bir genç kızı kompleks sahibi etmişlerdi.
Lisan : Fransızca complexe
Telaffuz : ko'mpleks
1. aşağılık duygusu hissetmek
1. Haklarında yazılan yüceltici eleştirileri de tam anladığımı söyleyemem. O zaman biraz komplekse kapılıyorum.
1. Haklarında yazılan yüceltici eleştirileri de tam anladığımı söyleyemem. O zaman biraz komplekse kapılıyorum.