Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kızmak fiil

İlgili Kelimeler:

kıza köpüre, kızmabirader

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Isıtılan veya ısınan bir nesnenin sıcaklığı çok artmak

Örnek:

1. Taşlar güneşten kızmıştı.

1. Taşlar güneşten kızmıştı.

2. At, eşek vb. hayvanlar çiftleşmek istemek, kösnümek

3. Dişi kuşlar zamanı gelip kuluçkaya yatma isteği göstermek

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Öfkelenmek, sinirlenmek

Örnek:

1. Dakikalar geçtikçe sakinleşiyor, sakinleştikçe de için için kızıyor, üzülüyordum.

1. Dakikalar geçtikçe sakinleşiyor, sakinleştikçe de için için kızıyor, üzülüyordum.


kızmemesi
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Greyfurt

2. Bir tür şeftali


Telaffuz : kı'zmemesi

kızoğlan

İlgili Kelimeler:

kızoğlankız

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bakire


Telaffuz : kı'zoğlan

kızoğlankız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bakire


Telaffuz : kı'zoğlankız

klakson
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Korna

Örnek:

1. İki klakson sesi durgunluğu iki yerinden bıçakladı.

1. İki klakson sesi durgunluğu iki yerinden bıçakladı.


Lisan : Fransızca klaxon

Telaffuz : kla'kson, l ince okunur

klakson çalmak
Anlamı:

1. korna çalmak

Örnek:

1. Belediye, otomobillerin elektrikli düdük ve klakson çalmalarını yasak etti.

1. Belediye, otomobillerin elektrikli düdük ve klakson çalmalarını yasak etti.


klan
Anlamı:

1. isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , Boy (II)

Örnek:

1. Belli bir klandan olan, o klanın geleneklerine göre davranmaktan başka türlüsünü düşünemezdi.

1. Belli bir klandan olan, o klanın geleneklerine göre davranmaktan başka türlüsünü düşünemezdi.


Lisan : Fransızca clan

Telaffuz : l ince okunur

klapa
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yakanın göğse doğru inen devrik bölümü


Lisan : Almanca Klappe

Telaffuz : l ince okunur

klarnet

İlgili Kelimeler:

basklarnet

Anlamı:

1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Tahtadan, metal perdeli, orkestrada önemli yeri olan bir üflemeli çalgı

Örnek:

1. Önce klarnetle ezgisini çalar, arkasından gür bariton sesiyle bir dörtlük söylerdi.

1. Önce klarnetle ezgisini çalar, arkasından gür bariton sesiyle bir dörtlük söylerdi.


Lisan : Fransızca clarinette

Telaffuz : l ince okunur

klarnetçi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Klarnet çalan kimse


klarnetçilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Klarnetçinin yaptığı iş, gırnatacılık


klas
Anlamı:

1. isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , Sınıf

2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Üstün nitelikli, üstün yetenekli

Örnek:

1. Klas oyuncu.

1. Klas oyuncu.


Lisan : Fransızca classe

Telaffuz : l ince okunur

klasik
Anlamı:

1. Üzerinden çok zaman geçtiği hâlde değerini yitirmeyen, türünde örnek olarak görülen eser

Örnek:

1. Klasikler bir kültür, bir gusto, bir seviye ölçütüdür.

1. Klasikler bir kültür, bir gusto, bir seviye ölçütüdür.

2. XVII. yüzyıl Fransız dili, sanatı ve yazarları ile ilgili olan

Örnek:

1. Racine bir Fransız klasik yazarıdır.

1. Racine bir Fransız klasik yazarıdır.

3. Alışılmış

4. Sanatta kuralcı

5. Kökleşik

Örnek:

1. Klasik şiirin yıkıldığından beri şiiri, bin kişi bin türlü tarif ediyor.

1. Klasik şiirin yıkıldığından beri şiiri, bin kişi bin türlü tarif ediyor.

6. isim , isim , isim , isim , Eski Yunan, Roma ve XVII. yüzyıl Fransız sanatıyla ilgili sanatçı veya eser

Örnek:

1. Yunan klasikleri. Fransız klasikleri.

1. Yunan klasikleri. Fransız klasikleri.

7. Eski Yunan ve Roma çağı dili ve sanatı ile ilgili olan

Örnek:

1. Klasik eserlerin oynandığı bir millî tiyatroları yok.

1. Klasik eserlerin oynandığı bir millî tiyatroları yok.


Lisan : Fransızca classique

Telaffuz : l ince okunur

klasikleşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Klasikleşmek işi


klasikleşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Herhangi bir sanat, sanatçı, eser klasik duruma gelmek, zamana karşı değerini yitirmemek

2. Alışılmış durumda kalmak, bir yenilik, özellik getirmemek


klasikleştirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Klasikleştirmek işi


klasikleştirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Klasik duruma getirmek


klasiklik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Klasik olma durumu

Örnek:

1. Eli yüzü düzgünlük de klasiklik güvencesini veremiyor çağdaş dünyada.

1. Eli yüzü düzgünlük de klasiklik güvencesini veremiyor çağdaş dünyada.


klasisizm
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eski Yunan, Roma sanatından, edebiyatından kaynaklanan, XVII. yüzyılda Fransa'dan yayılan sanat ve edebiyat çığırı


Lisan : Fransızca classicisme

Telaffuz : l ince okunur

klaslık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Klas olma durumu


klasman
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bölümleme, sınıflama, tasnif

2. Belli bir sınıf, küme


Lisan : Fransızca classement

Telaffuz : l ince okunur

klasör
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yazılı kâğıtları düzenli ve sıralı bir biçimde korumak için kullanılan mukavva veya plastikten telli kap, cilbent, sıralaç


Lisan : Fransızca classeur

Telaffuz : l ince okunur

klavsen
Anlamı:

1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Klavyeli ve telli bir çalgı, çembalo, çimbali


Lisan : Fransızca clavecin

Telaffuz : l ince okunur

klavsenci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Klavsen çalan kimse


klavye
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Parmaklarla hareket ettirilen piyano, org vb. çalgılarda veya yazı ve hesap makinelerinde değişmez bir eksen çevresinde inip kalkabilen, istenilen işe göre düzenlenmiş bazı mekanizmaları çalıştıran kaldıraç kollarının, tuş sıralarının bütünü


Lisan : Fransızca clavier

Telaffuz : l ince okunur