92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kızılağaç
Telaffuz : kızı'lsöğüt
1. isim , isim , isim , isim , Mardin iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : kızı'ltepe
1. isim , isim , isim , isim , Bir yerden yansıyan hafif kızıl renk, solgun kızıl
1. Bilirsin ki ciğer hastalığı çeken insanların yüzü daima bir kızıltı içindedir.
1. Bilirsin ki ciğer hastalığı çeken insanların yüzü daima bir kızıltı içindedir.
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Gülgillerden, 20-120 santimetre yüksekliğinde, yol kenarlarında biten, sarı çiçek açan, çok yıllık, otsu bir bitki, koyun otu, fıtık otu, kuzu pıtrağı (Agrimonia eupatorium)
Telaffuz : kızı'lyaprak
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Şirpençe
Telaffuz : kızı'lyara
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Yılancık
Telaffuz : kızı'lyörük
1. doğrudan doğruya kendisine söylenemeyen düşünce ve uyarıların, o kimsenin çok yakınına söylendiğinde kullanılan bir söz
2. herhangi birine dolaylı olarak söylenecek uyarı söz konusu olduğunda kullanılan bir söz
1. Yemekten sonra sürgün herifin aklını yoklamak için, kızım sana dedim, gelinim sen işit, demeye getirip sordu.
1. Yemekten sonra sürgün herifin aklını yoklamak için, kızım sana dedim, gelinim sen işit, demeye getirip sordu.
1. `çocuğunu gerektiği gibi eğitmeyen, ileride çok pişman olur` anlamında kullanılan bir söz
1. sürekli olarak kızmak ve söylenmek
1. Tatmin olmamış bir sanatçı öfkesiyle eski arkadaşlarına kızıp duruyordu.
1. Tatmin olmamış bir sanatçı öfkesiyle eski arkadaşlarına kızıp duruyordu.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Köy muhtarı yardımcısı
2. Köy kâhyası
3. Köy bekçisi
1. isim , isim , isim , isim , Kızışmak işi
1. Konuşmalar iyice kızışmaya başladığı vakit kahve ocağının önünde görünür.
1. Konuşmalar iyice kızışmaya başladığı vakit kahve ocağının önünde görünür.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yüksek bir dereceyi bulmak, çok ısınmak
2. Bitkiler, ıslaklık ve mikropların etkisi altında çürürken ısınmak
1. Ot balyaları kızıştı.
1. Ot balyaları kızıştı.
3. Hayvan, eş isteme zamanı gelmek, kösnümek
1. Aygır kızıştı.
1. Aygır kızıştı.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Zorlu, sert, kızışık bir durum almak, şiddetlenmek, artmak
1. O dönem politik ortam zaten kızışmıştı.
1. O dönem politik ortam zaten kızışmıştı.
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Hızlanmak, hareketlenmek
1. Erkekler arasında sahte kadın olup olmadığı üstüne tartışmalar kızıştı.
1. Erkekler arasında sahte kadın olup olmadığı üstüne tartışmalar kızıştı.
1. -i , -i , -i , -i , Kızışmasını sağlamak
2. İsteklendirmek, gayret vermek
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Şahteregillerden, kalp biçiminde pembe çiçekli bir süs bitkisi (Dicentra)
Telaffuz : kı'zkalbi
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Osmanlı sarayındaki harem ağalarının başı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kız erkek karışık
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Kız erkek karışık olarak
kızlık zarı
1. isim , isim , isim , isim , Cinsel ilişkide bulunmamış bayanın durumu, erdenlik, bakirlik, bekâret, bikir
1. Kızlığında, başlarına soluk örtmelerini alır, yünlerini sırtlar, ırmak boyuna yün boyamaya giderdi.
1. Kızlığında, başlarına soluk örtmelerini alır, yünlerini sırtlar, ırmak boyuna yün boyamaya giderdi.
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir kadının evlenmeden önceki yaşantısıyla ilgili, o döneme özgü
1. İşte bu onun kızlık odası.
1. İşte bu onun kızlık odası.
3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Üvey kız
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Cinsel ilişkide bulunmamış kızların döl yolunu kısmen kapayan zar, himen
1. isim , isim , isim , isim , Kızmak işi
1. Şimdi artık kızma sırası bana gelmişti.
1. Şimdi artık kızma sırası bana gelmişti.
1. isim , isim , isim , isim , Zarla oynanan, karelerde taş yürütüp çeşitli engellerle dolu karelerden oluşan yolu bir an önce bitirmeye dayanan bir oyun türü
Telaffuz : kızma'birader
1. isim , isim , isim , isim , Kızmaya, öfkelenmeye dayanan davranış
1. Vapur bir saat sonra burada dedikleri hâlde on bir saat sonra gelirse kızmaca yok.
1. Vapur bir saat sonra burada dedikleri hâlde on bir saat sonra gelirse kızmaca yok.