Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kalp çarpıntısı
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Kalbin düzensiz veya hızlı çalışması

Örnek:

1. Müthiş bir kalp çarpıntısı ve korku ile kanepeden kalktı.

1. Müthiş bir kalp çarpıntısı ve korku ile kanepeden kalktı.


kalp çizgesi

İlgili Kelimeler:

kalp çizgesi yöntemi

Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Elektrokardiyogram


kalp çizgesi yöntemi
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Elektrokardiyografi


kalp etmek
Anlamı:

1. bir durumdan başka bir duruma çevirmek, dönüştürmek


kalp hastası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sürekli kalp rahatsızlığı çeken kimse

Örnek:

1. Benim hayatımda iz bıraktığı kadar anamın kalp hastası olmasına belki de ölümüne sebep oldu.

1. Benim hayatımda iz bıraktığı kadar anamın kalp hastası olmasına belki de ölümüne sebep oldu.


kalp kalbe karşıdır
Anlamı:

1. `sevgi karşılıklıdır` anlamında kullanılan bir söz


kalp kası
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Kalbin ana duvarını çeviren ve düzenli hareket edebilen kas örgüsü, miyokart


kalp krizi
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Kalbi besleyen damarlardan birinin tıkanması ile ortaya çıkan, önlem alınmazsa ölüme yol açan rahatsızlık, kalp aksesi

Örnek:

1. Bursa'ya dönüşünün haftasına bir kalp krizi, gitti gider.

1. Bursa'ya dönüşünün haftasına bir kalp krizi, gitti gider.


kalp olmak
Anlamı:

1. sahte, düzme olmak


kalp olmamak
Anlamı:

1. acıma duygusu olmamak


Ön Takı : (birinde)

kalp sektesi
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Kalbin birdenbire durması

Örnek:

1. İki doktor da bunun bir kalp sektesinden olduğuna rapor verdiler.

1. İki doktor da bunun bir kalp sektesinden olduğuna rapor verdiler.


kalp spazmı
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Kalbi besleyen damarlardan birinde veya birkaçında meydana gelen irade dışı kasılma sonucu kalp kasının beslenememesi


kalp yarası
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Yürek yarası


kalp yetmezliği
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Kalbin kanı pompalama yeteneğinin kaybolması, dokulara yeterli kan ve oksijenin gitmemesi sonucu oluşan hastalık


kalpak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kesik koni biçiminde deri, kürk veya kumaştan yapılmış başlık

Örnek:

1. Al bir kalpak giymişti al / Al bir ata binmişti al / Zafer ırak mı dedim / Aha diyordu

1. Al bir kalpak giymişti al / Al bir ata binmişti al / Zafer ırak mı dedim / Aha diyordu


kalpakçı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalpak yapan veya satan kimse


kalpakçılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalpakçının yaptığı iş


kalpaklı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kalpak giymiş

Örnek:

1. O üç kişinin yanı başındaki masaya kalpaklı, poturlu bir adam geldi.

1. O üç kişinin yanı başındaki masaya kalpaklı, poturlu bir adam geldi.


kalpaklık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kalpak yapmaya elverişli


kalpazan
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sahte para basan veya piyasaya süren kimse

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yalan ve hile ile iş gören kimse


Lisan : Arapça ḳalb + Farsça -zen

kalpazanlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalpazan olma durumu

2. Kalpazanca iş


kalpçi
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Kalp hastalıkları uzmanı


kalpgâh
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Canevi

2. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , Ordunun sağ ve sol kanatları arasında yer alan ve komutan ile çevresindekilerin bulunduğu merkez birliklerden oluşan bölüm

Örnek:

1. Düşmanın kalpgâhına hücum etti.

1. Düşmanın kalpgâhına hücum etti.


Lisan : Arapça ḳalb + Farsça -gāh

Telaffuz : kalpgâ:h

kalplaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalplaşmak işi


kalplaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir kimse çeviklik, doğruluk veya çalışkanlığını yitirmek

Örnek:

1. Bu işçi gittikçe kalplaşıyor.

1. Bu işçi gittikçe kalplaşıyor.