Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
itibar

İlgili Kelimeler:

itibar mektubu, iadeiitibar, nazarıitibar

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Saygınlık

Örnek:

1. Benim bir kuru itibardan başka neyim var bu dünyada kaybedecek?

1. Benim bir kuru itibardan başka neyim var bu dünyada kaybedecek?

2. Borç ödemede güvenilir olma durumu, kredi


Lisan : Arapça iʿtibār

Telaffuz : i:tiba:rı

itibar etmek
Anlamı:

1. saygı göstermek, saymak, değer vermek

Örnek:

1. Biz sana ağabey diye itibar ediyoruz.

1. Biz sana ağabey diye itibar ediyoruz.

2. göz önünde bulundurmak, dikkate almak

Örnek:

1. Başkalarının sözüne itibar etmez.

1. Başkalarının sözüne itibar etmez.


itibar görmek
Anlamı:

1. sayılmak, kendisine değer verilmek

Örnek:

1. Bütün satıcılar onu tanıdık bir yüzle karşılıyorlardı ve her yerde aşırı bir itibar görüyorduk.

1. Bütün satıcılar onu tanıdık bir yüzle karşılıyorlardı ve her yerde aşırı bir itibar görüyorduk.

2. aranmak, istenmek


itibar mektubu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kimseye kredi açılması için bir yere yazılan mektup


itibara almak
Anlamı:

1. göz önünde tutmak, hesaba katmak


itibardan düşmek
Anlamı:

1. saygınlığını yitirmek


itibaren
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , -den başlayarak, -den beri

Örnek:

1. İşte o dakikadan itibaren onun boyalı dudaklarından, yapma sarı saçlarından nefret ediyordum.

1. İşte o dakikadan itibaren onun boyalı dudaklarından, yapma sarı saçlarından nefret ediyordum.

2. -den sonra

Örnek:

1. Babamın ölümünden itibaren size daima hak verdim.

1. Babamın ölümünden itibaren size daima hak verdim.


Lisan : Arapça iʿtibāren

Telaffuz : i:tiba:ren

itibari

İlgili Kelimeler:

itibari hizmet zammı, itibari sayfa

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gerçekten öyle olmadığı hâlde öyle sayılan, saymaca, fiktif

Örnek:

1. Kâğıt paranın değeri itibaridir.

1. Kâğıt paranın değeri itibaridir.


Lisan : Arapça iʿtibārī

Telaffuz : i:tiba:ri:

itibari hizmet zammı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağır ve tehlikeli işlerde çalışan görevlilerin fiilî hizmet sürelerine eklenen süre


itibari sayfa
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Saymaca sayfa


itibarın sağ olsun
Anlamı:

1. özellikle alışverişlerde kişiye güven duyulduğunda söylenen söz

Örnek:

1. Paran kıtsa itibarın sağ olsun.

1. Paran kıtsa itibarın sağ olsun.


itibarıyla
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , -den sayılmak üzere

2. Bakımından

Örnek:

1. Kılık kıyafet itibarıyla bir dilenciden hiç farkı yoktur.

1. Kılık kıyafet itibarıyla bir dilenciden hiç farkı yoktur.


Telaffuz : i:tiba:rı'yla

itibarlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İtibarı, değeri olan, saygın

Örnek:

1. Merhabalaşma bittikten sonra kahvenin en itibarlısı yabancıya döner.

1. Merhabalaşma bittikten sonra kahvenin en itibarlısı yabancıya döner.

2. Kredisi olan

3. Gözde olan, önemli sayılan

Örnek:

1. Köşedeki itibarlı masalardan birine karşılıklı oturduk.

1. Köşedeki itibarlı masalardan birine karşılıklı oturduk.


itibarlıca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , İtibarlı bir biçimde


Telaffuz : itibarlı'ca

itibarlılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İtibarlı olma durumu


itibarsız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İtibarı, değeri olmayan


itibarsızca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , İtibarsız bir biçimde


Telaffuz : itibarsı'zca

itibarsızlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İtibarsızlaşmak işi


itibarsızlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , İtibarsız duruma gelmek, saygınlığını, değerini yitirmek


itibarsızlaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İtibarsızlaştırmak işi


itibarsızlaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , İtibarsız duruma getirmek


itibarsızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İtibarsız, değersiz olma durumu


itici
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İtme işini yapan

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Soğuk, benimsenilmeyen, sevimsiz, sevilmeyen, beğenilmeyen, antipatik

Örnek:

1. Birbirlerinin itici özellikleriyle de şimdiki kadar burun buruna gelmiyorlardı.

1. Birbirlerinin itici özellikleriyle de şimdiki kadar burun buruna gelmiyorlardı.


iticilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İtici olma durumu, antipati


itidal

İlgili Kelimeler:

itidal sahibi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aşırı olmama durumu, ılımlılık, ölçülülük

Örnek:

1. Onun her hissinde itidal vardı.

1. Onun her hissinde itidal vardı.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Soğukkanlılık


Lisan : Arapça iʿtidāl

Telaffuz : i:tida:li