Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
himaye
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Koruma, gözetme, esirgeme, koruyuculuk, gözetim

Örnek:

1. Henüz ana himayesine ne kadar muhtaç olduğunu görüyorum.

1. Henüz ana himayesine ne kadar muhtaç olduğunu görüyorum.

2. Kayırma, elinden tutma


Lisan : Arapça ḥimāye

Telaffuz : hima:ye

himaye etmek
Anlamı:

1. korumak, kayırmak, gözetmek


himaye görmek
Anlamı:

1. biri tarafından korunmak, kayırılmak, gözetilmek


himayeci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Korumacı


himayecilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Korumacılık


himayesine almak
Anlamı:

1. koruyucusu olmak, korumak


himayesiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Korumasız


himayesizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Himayesiz olma durumu


hımbıl
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Uyuşuk, tembel

Örnek:

1. Zekâ olmadı mı akıl biraz hımbıl kalıyor.

1. Zekâ olmadı mı akıl biraz hımbıl kalıyor.


hımbıllaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hımbıllaşmak durumu


hımbıllaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Hımbıl gibi davranmak


hımbıllık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hımbıl olma durumu


himen
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Kızlık zarı


Lisan : Fransızca hymen

hımhım
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sesleri genizden çıkararak konuşan (kimse)

Örnek:

1. Onu hımhım sanırsınız ama sonradan inatçı bir nezlenin tutsağı olduğunu anlarsınız.

1. Onu hımhım sanırsınız ama sonradan inatçı bir nezlenin tutsağı olduğunu anlarsınız.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Sesleri genizden çıkararak

Örnek:

1. Beni biraz hımhım konuşan fakat gözleri fıldır fıldır bir komiserin önüne götürdüler.

1. Beni biraz hımhım konuşan fakat gözleri fıldır fıldır bir komiserin önüne götürdüler.


hımhımlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hımhım olma durumu


hımış
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Ağaç çatkıların arasına kerpiç doldurularak yapılmış duvar veya bina


himmet
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yardım, kayırma

Örnek:

1. Himmetinizle fakir bir ailenin yüzü gülerse tabii siz de sevaba girersiniz.

1. Himmetinizle fakir bir ailenin yüzü gülerse tabii siz de sevaba girersiniz.

2. Çalışma, emek, gayret

Örnek:

1. Bu iş çok himmet ister.

1. Bu iş çok himmet ister.

3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Lütuf, iyilik, iyi davranma


Lisan : Arapça himmet

himmet etmek
Anlamı:

1. yardım etmek, emek vermek

Örnek:

1. Sizler de bir parça himmet edersiniz, Boğaz Köprüsü'nün, metroların kurulduğu bugünlerde, bizim dev harita da sıraya girer belki.

1. Sizler de bir parça himmet edersiniz, Boğaz Köprüsü'nün, metroların kurulduğu bugünlerde, bizim dev harita da sıraya girer belki.


himmetin var olsun
Anlamı:

1. teşekkür için söylenen bir söz


hin

İlgili Kelimeler:

hinoğlu, hinoğluhin

Anlamı:

1. isim , isim , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , isim , isim , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Kurnaz, cin fikirli kimse

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Zaman, zamane


Lisan : Arapça ḥīn

hınç
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öç alma duygusu ile dolu öfke, kin, gayz

Örnek:

1. Kendisini bırakıp gittiğimden dolayı uğradığı ihanetin hıncı ile pek kolay affetmeyecekti.

1. Kendisini bırakıp gittiğimden dolayı uğradığı ihanetin hıncı ile pek kolay affetmeyecekti.


hınç (veya hıncını) almak
Anlamı:

1. öç (veya öcünü) almak

Örnek:

1. Fakat bu kadarcık bir mukabeleyle bütün hıncını almış değildi.

1. Fakat bu kadarcık bir mukabeleyle bütün hıncını almış değildi.


hıncahınç
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Ağzına kadar, tıka basa

Örnek:

1. Kaldıkları otelin karşısındaki kahve her gece hıncahınç dolu.

1. Kaldıkları otelin karşısındaki kahve her gece hıncahınç dolu.


Telaffuz : hı'ncahınç

hıncını çıkarmak
Anlamı:

1. öcünü almak

Örnek:

1. Hıncını çıkarmak için başka vesileler arıyordu.

1. Hıncını çıkarmak için başka vesileler arıyordu.


hınçlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hıncı olan, öfkeli

Örnek:

1. Fransız General beyaz at üstünde Galata'dan geçtiği gün, tıpkı 1908 Meşrutiyeti'nin ilk günlerindeki gazete başyazıları gibi hınçlı ve öçlü idi.

1. Fransız General beyaz at üstünde Galata'dan geçtiği gün, tıpkı 1908 Meşrutiyeti'nin ilk günlerindeki gazete başyazıları gibi hınçlı ve öçlü idi.