92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Batman iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : hasa'nkeyf
1. isim , isim , isim , isim , Kaşar, maydanoz ve soğan karışımı ile hazırlanarak özel bir sosla fırında pişirilen köfte
1. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir olayın yol açtığı kırılma, dökülme, yıkılma gibi zarar
1. Yağmur yollarda hasara yol açtı.
1. Yağmur yollarda hasara yol açtı.
Lisan : Arapça ḫasār
Telaffuz : hasa:rı
1. zarar görmek, harap olmak
1. Bir lokomotifle iki vagon hasara uğramışlar.
1. Bir lokomotifle iki vagon hasara uğramışlar.
2. yıkılmak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok yaramaz, ele avuca sığmayan (çocuk)
1. Köy kahvesinden yetişen birkaç delikanlı bu haşarıları darmadağın etmişti.
1. Köy kahvesinden yetişen birkaç delikanlı bu haşarıları darmadağın etmişti.
2. Huysuz, azgın (hayvan)
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Biraz haşarı
2. zarf , zarf , zarf , zarf , (haşarı'ca) Haşarıya yakışır bir biçimde, haşarı gibi
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Haşarı davranışlarda bulunmak
1. isim , isim , isim , isim , Haşarı olma durumu
1. Bize misafirliğe gelmiş olan haşarılığı ile meşhur genç bir akraba.
1. Bize misafirliğe gelmiş olan haşarılığı ile meşhur genç bir akraba.
2. Haşarıca davranış
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hasara uğramış
1. Hasarlı araba.
1. Hasarlı araba.
1. isim , isim , isim , isim , Ürün kaldırma, ekin biçme işi
2. Bu yolla elde edilen ürün
1. Ey vatanın bağrı yanık bucağı / Hani senin bereketli hasadın
1. Ey vatanın bağrı yanık bucağı / Hani senin bereketli hasadın
Lisan : Arapça ḥaṣād
1. sıfat , sıfat , argo , argo , sıfat , sıfat , argo , argo , Darmadağınık, işe yaramaz, bozuk, kötü
2. Yorgun, bitkin
1. bozmak, kullanılmaz duruma getirmek
2. birini dövmek, perişan etmek, aşırı ölçüde hırpalamak
1. isim , isim , isim , isim , Ürün kaldırma, toplama, ekin biçme işi ile uğraşan kimse
1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Rastlantı sonucu olarak, tesadüfen
2. Yazgıdan dolayı
Lisan : Arapça ḥasb + ḳader
Telaffuz : ha'sbelkader
1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Tanrı için, Tanrı uğruna, Tanrı rızası için, karşılık beklemeksizin
1. Hasbetenlillah konuşan öteki mebuslar can ve yürekten yardım vadettiler.
1. Hasbetenlillah konuşan öteki mebuslar can ve yürekten yardım vadettiler.
Lisan : Arapça ḥasbetenlillah
Telaffuz : ha'sbetenlillah
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Gönüllü ve karşılıksız yapılan
1. Gösterilen bu teveccüh tamamen hasbi mi idi?
1. Gösterilen bu teveccüh tamamen hasbi mi idi?
2. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Sebepsiz yere
1. Hasbi azar işitti.
1. Hasbi azar işitti.
Lisan : Arapça ḥasbī
Telaffuz : hasbi:
1. bir şeye önem vermemek, ilgi göstermemek
1. Aslına bakarsanız karı bana yıllar yılı güler, işaret ederdi de arkadaş karısı diye hasbi geçerdim.
1. Aslına bakarsanız karı bana yıllar yılı güler, işaret ederdi de arkadaş karısı diye hasbi geçerdim.