92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Savaş gemisi
1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Savaşta sakat kalmış asker
1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Türk Silahlı Kuvvetlerine subay yetiştiren yüksekokul, harbiye
1. isim , isim , isim , isim , Savaş sırasında yolsuz kazançlar sağlayarak kısa sürede zengin olan kimse
1. İlk harp zengini de bendim galiba.
1. İlk harp zengini de bendim galiba.
1. isim , isim , isim , isim , Kıyma, ince bulgur ve fesleğen benzeri değişik baharatlarla hazırlanan sulu yemek
1. isim , isim , isim , isim , Şanlıurfa iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : ha'rran
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Özensiz bir biçimde
1. Bu iş harrangürra gidiyor.
1. Bu iş harrangürra gidiyor.
2. Gürültü ile
Telaffuz : ha'rrangürra:
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Tarla sürme
2. Kültür
1. Garp medeniyetine girmek ve Türk harsını kuvvetlendirmek, Türkçülüğün ikiz çocuklarıdır.
1. Garp medeniyetine girmek ve Türk harsını kuvvetlendirmek, Türkçülüğün ikiz çocuklarıdır.
Lisan : Arapça ḥars̱
hart hurt
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Birden ve sert bir biçimde (ısırmak, yemek)
1. korkutmak amacıyla sert ve yüksek sesle konuşmak
1. O bile sağa sola hart hurt etmeye başlamış.
1. O bile sağa sola hart hurt etmeye başlamış.
1. isim , isim , isim , isim , `Sırasız, saygısız davranışlarda bulunmak` anlamındaki hartası hurtası olmamak deyiminde geçen bir söz
1. zarf , zarf , halk ağzında , halk ağzında , zarf , zarf , halk ağzında , halk ağzında , Ansızın ve sertçe (ısırmak, kapmak)
Telaffuz : ha'rtadak
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Kiremit yerine kullanılan veya kiremit altına konulan ince tahta
has un, kendine has
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Özgü
1. Her medeniyet kendine has değerleri gerçekleştirerek insanlığın ortak hazinesini zenginleştirir.
1. Her medeniyet kendine has değerleri gerçekleştirerek insanlığın ortak hazinesini zenginleştirir.
2. Katışıksız, en iyi cinsten, saf
1. Has gümüş.
1. Has gümüş.
3. Hükümdara özgü olan
1. Has ahır. Has bahçe.
1. Has ahır. Has bahçe.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İyi nitelikleri kendinde toplamış olan (kimse)
5. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Başmaklık
Lisan : Arapça ḫāṣṣ
1. özgü olmak
1. Bu suretle şiirin kendisine has olan mantığı daha kolaylıkla sezilebilir.
1. Bu suretle şiirin kendisine has olan mantığı daha kolaylıkla sezilebilir.
1. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Bir durum veya davranışın kesinlikle kabul edilmediğini anlatan bir söz
1. Siz böyle söylemişsiniz. Haşa! ben öyle söylemedim.
1. Siz böyle söylemişsiniz. Haşa! ben öyle söylemedim.
2. Dine aykırı görülen bir ihtimalden söz edilirken kullanılan bir söz
Lisan : Arapça ḥāşā
Telaffuz : ha:şa:
1. uygunsuz bir şey söylemek zorunda kalındığında bağışlanma dileği anlatan bir söz
1. Haşa huzurdan, o hayvan gibi davrandı.
1. Haşa huzurdan, o hayvan gibi davrandı.
1. -de , -de , -de , -de , bozulmak, işe yaramaz duruma gelmek
2. çok yorulmak, bitkinleşmek
1. isim , isim , isim , isim , Osmaniye iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : hasa'nbeyli
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kırıkkale çevresinde ve özellikle Hasandede yöresinde yetiştirilen, beyaz renkli, yuvarlak, seyrek taneli, iri çekirdekli, sulu, uzun ve etli bir tür üzüm