92406 kayıt bulundu.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Hamarat bir biçimde, hamarat gibi
Telaffuz : hamara'tça
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Hamarat duruma gelmek, hamarat olmak
1. İnsan hoşlandığı işte hamaratlaşıyor, gerekli disipline farkına bile varmadan giriyor.
1. İnsan hoşlandığı işte hamaratlaşıyor, gerekli disipline farkına bile varmadan giriyor.
1. isim , isim , isim , isim , Hamarat olma durumu
1. Hiç darılmadı, bilakis hamaratlığımdan memnun oldu.
1. Hiç darılmadı, bilakis hamaratlığımdan memnun oldu.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yiğitlik, kahramanlık, cesaret
1. Bir hamaset destanı.
1. Bir hamaset destanı.
2. Dinleyenleri etkilemek veya heyecanlandırmak amacıyla yapılan abartılı anlatım
Lisan : Arapça ḥamāset
Telaffuz : hama:set
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Yiğitlerden ve yiğitliklerden söz eden (destan, şiir)
1. Başladığı uzun ve hamasi söylevleri gün ağarırken son bulurdu.
1. Başladığı uzun ve hamasi söylevleri gün ağarırken son bulurdu.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dinleyenleri etkilemek veya heyecanlandırmak için abartılı (anlatım)
Lisan : Arapça ḥamāsī
Telaffuz : hama:si:
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Marmara ve Orta Anadolu'da sofralık ve kurutmalık olarak üretilen, orta kalın kabuklu, siyah renkli bir tür üzüm
1. isim , isim , isim , isim , İki parça yuvarlak ekmeğin arasına yerleştirilen köfte ile yapılan bir sandviç türü
Lisan : Almanca Hamburger
1. isim , isim , isim , isim , Hamdetmek işi
1. Tabii insan her zaman hamdetmeyi bilmeli.
1. Tabii insan her zaman hamdetmeyi bilmeli.
1. -e , -e , -e , -e , Tanrı'ya şükretmek
1. Ben hiç şikâyet etmem hâlimizden. Her zaman Allah'a hamdederim.
1. Ben hiç şikâyet etmem hâlimizden. Her zaman Allah'a hamdederim.
Lisan : Arapça ḥamd + Türkçe etmek
Telaffuz : ha'mdetmek
1. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , `Tanrı'ya şükürler olsun` anlamında hoşnutluk anlatan bir söz
1. Kızımı bugün taburcu ettiler. Hamdolsun hiçbir şeyi kalmadı.
1. Kızımı bugün taburcu ettiler. Hamdolsun hiçbir şeyi kalmadı.
Telaffuz : ha'mdolsun
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Tanrı'ya olan şükran duygularını bildirme
Lisan : Arapça ḥamd + s̱enā
Telaffuz : ha'mdüsena:
1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Koç
Özel: Evet
Lisan : Arapça ḥamel
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Kaba saba, görgüsüz
1. Hamhalat bir adam.
1. Hamhalat bir adam.
2. Verimsiz, çorak, kuru
1. Demeye kalmadı, yolumuzun iki yanında hamhalat, suratsız tarlalar peyda oldu.
1. Demeye kalmadı, yolumuzun iki yanında hamhalat, suratsız tarlalar peyda oldu.
Telaffuz : ha'mhalat
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Koruyucu
1. Yegâne hamim, ondan gayri kimsem yok.
1. Yegâne hamim, ondan gayri kimsem yok.
Lisan : Arapça ḥāmī
Telaffuz : ha:mi
hamilikart
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Elinde bulunduran, üzerinde taşıyan
Lisan : Arapça ḥāmil
Telaffuz : ha:mil
1. üzerinde bulundurmak, taşımak
1. Hamil olduğu mektubu gösterdi.
1. Hamil olduğu mektubu gösterdi.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gebe
1. Şu arkamdaki hamile kadına bir yer arıyorum.
1. Şu arkamdaki hamile kadına bir yer arıyorum.
Lisan : Arapça ḥāmile
Telaffuz : ha:mile
1. isim , isim , isim , isim , Gebelik
1. Hele hamileliği boyunca onunla dalaşmaya hiç niyeti yoktu.
1. Hele hamileliği boyunca onunla dalaşmaya hiç niyeti yoktu.
2. Hamile elbisesi
1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Üzerinde taşıyarak
Lisan : Arapça ḥāmilen
Telaffuz : ha:milen