Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
hamilikart
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tavsiye edildiği üzerinde yazılı olan kartı, pusulayı taşıyan kimse


Lisan : Arapça ḥāmil + Fransızca carte

Telaffuz : ha:mi'likart

haminne
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Yaşlı ve saygı duyulan kadın

Örnek:

1. Haminnenin içi sıkıldı mı mutfağa girer, turşu kurardı.

1. Haminnenin içi sıkıldı mı mutfağa girer, turşu kurardı.


Telaffuz : hami'nne

hamiş
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yazının altına düşülen ek bilgi, çıkma, not

Örnek:

1. Demir Bey mektubuna şu hamişi ilave etti.

1. Demir Bey mektubuna şu hamişi ilave etti.


Lisan : Arapça hāmiş

Telaffuz : ha:miş

hamisiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Koruyucusu, kayıranı olmayan

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Koruyucusuz bir biçimde

Örnek:

1. Kayınbabasının evinden kovulduktan sonra, karısından da ayrılmış, bu yüzden hamisiz kalmıştı.

1. Kayınbabasının evinden kovulduktan sonra, karısından da ayrılmış, bu yüzden hamisiz kalmıştı.


hamiyet
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bir insanın kendi yurdunu, ulusunu ve ailesini koruma çabası

Örnek:

1. İçinde müthiş bir harp taraftarlığı, bir vatanperverlik, bir hamiyet taşıyordu.

1. İçinde müthiş bir harp taraftarlığı, bir vatanperverlik, bir hamiyet taşıyordu.


Lisan : Arapça ḥamiyyet

hamiyetli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hamiyeti olan, hamiyet sahibi, hamiyetperver


hamiyetperver
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Hamiyetli


Lisan : Arapça ḥamiyyet + Farsça -perver

hamiyetperverlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hamiyet sahibi olma


hamiyetsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hamiyeti olmayan


hamiyetsizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hamiyetsiz olma durumu


hamız
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , kimya , kimya , isim , isim , eskimiş , eskimiş , kimya , kimya , Asit


Lisan : Arapça ḥāmiż

Telaffuz : ha:mız

hamla
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Küreklerin bir kez suya daldırılıp çıkarılması

2. Sandalın bu biçimde aldığı yol

3. Kıçtan birinci oturak

Örnek:

1. Filikada hamlada oturan gemici, bir eliyle rıhtımın kenarına tutunmuş.

1. Filikada hamlada oturan gemici, bir eliyle rıhtımın kenarına tutunmuş.


Lisan : Arapça ḥamle

Telaffuz : ha'mla

hamlaç
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Üfleç


Lisan : Arapça ḥamlāc

hamlacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Büyük sandal ve kayıklarda kıçtan birinci oturakta kürek çeken kimse

Örnek:

1. Dalyanda hamlacılar kaçıştı, deniz bir cam kadar sert ve hareketsiz.

1. Dalyanda hamlacılar kaçıştı, deniz bir cam kadar sert ve hareketsiz.


hamlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hamlamak durumu

2. Çini toprağından yapılmış nesnelerin ilk pişirilişi

3. Bu pişirmenin yapıldığı fırın bölümü


hamlamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Uzun süre idman yapmama, hareket etmeme yüzünden gücünü veya çevikliğini yitirmek

Örnek:

1. Dükkânda otura otura şişmiş, hamlamış, etleri yumuşamış.

1. Dükkânda otura otura şişmiş, hamlamış, etleri yumuşamış.


hamlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hamlaşmak durumu


hamlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ham duruma gelmek


hamle

İlgili Kelimeler:

bir hamlede

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İleri atılma, atılım, saldırış, savlet

Örnek:

1. Teşebbüs, hamle, gayret, aksiyon ne demektir, bu gözü dönmüş insanlardan öğrenmek lazım.

1. Teşebbüs, hamle, gayret, aksiyon ne demektir, bu gözü dönmüş insanlardan öğrenmek lazım.

2. Satrançta ve damada taş sürme işi

3. spor , spor , spor , spor , Atak (II)


Lisan : Arapça ḥamle

hamle etmek (veya yapmak)
Anlamı:

1. atılmak, saldırmak

Örnek:

1. Sinir içindeki kadına o anda hamle etme aptallığını da yapmış ve tokadı yemiş.

1. Sinir içindeki kadına o anda hamle etme aptallığını da yapmış ve tokadı yemiş.

2. önemli bir işe girişmek, bir işte başarı sağlamak için çaba harcamak


hamleci
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Atılımcı

Örnek:

1. Hamleci bir insan.

1. Hamleci bir insan.


hamlecilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Atılımcılık


hamletme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hamletmek işi


hamletmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , eskimiş , eskimiş , -e , -e , -i , -i , eskimiş , eskimiş , Bir sebebe yüklemek, yormak

Örnek:

1. Bu anlaşmazlıklarını uzun müddet bu sebeple, bu terbiye farklarına hamletmişti.

1. Bu anlaşmazlıklarını uzun müddet bu sebeple, bu terbiye farklarına hamletmişti.


Lisan : Arapça ḥaml + Türkçe etmek

Telaffuz : ha'mletmek

hamlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ham olma durumu

Örnek:

1. Gençlerde bile zor dayanılabilen hamlık, hoppalık yaşlı adamlarda zoraki ve üzüntü gibi geliyor, can sıkıyor.

1. Gençlerde bile zor dayanılabilen hamlık, hoppalık yaşlı adamlarda zoraki ve üzüntü gibi geliyor, can sıkıyor.

2. İdmansızlık