Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
feodalizm
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Derebeylik sistemi


Lisan : Fransızca féodalisme

feodallik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Derebeylik, derebeyi olma durumu

Örnek:

1. Osmanlı hâkimiyeti Sırp feodalliğine nihayet verdiği için halk yığınları memnundu.

1. Osmanlı hâkimiyeti Sırp feodalliğine nihayet verdiği için halk yığınları memnundu.


fer

İlgili Kelimeler:

kerli ferli

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Parlaklık, aydınlık

2. Canlılık

Örnek:

1. Otuz yaşıma gelmeden gözlerimin feri sönmüştü.

1. Otuz yaşıma gelmeden gözlerimin feri sönmüştü.

3. Güç, kuvvet


Lisan : Farsça fer

ferace
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kadınların sokakta giydikleri, mantoya benzer, arkası bol, yakasız, çoğu kez eteklere kadar uzayan üst giysisi

Örnek:

1. Ferace ile böcü gibi çıkacak değilim ya.

1. Ferace ile böcü gibi çıkacak değilim ya.

2. Dervişlerin giydiği bol bir tür hırka


Lisan : Arapça ferāce

Telaffuz : fera:ce

feraceli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ferace giymiş olan


feracelik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ferace yapmaya elverişli (kumaş)


feracesiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ferace giymemiş olan


ferağ
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bir işten vazgeçme, çekilme, el çekme, terk etme

2. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Bir mülkü başkasına bırakma, başkasının üstüne geçirme

Örnek:

1. Fabrikanın ferağ ve intikal muamelesinin ikmal edildiği günün akşamı nikâhımız kıyıldı.

1. Fabrikanın ferağ ve intikal muamelesinin ikmal edildiği günün akşamı nikâhımız kıyıldı.


Lisan : Arapça ferāġ

Telaffuz : fera:ğı

feragat
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hakkından kendi isteğiyle vazgeçme


Lisan : Arapça ferāġat

Telaffuz : fera:gat

feragat etmek (veya göstermek)
Anlamı:

1. hakkından vazgeçmek, el çekmek

Örnek:

1. Beni çıkardığı tahtımdan arzumla feragat edeceğim.

1. Beni çıkardığı tahtımdan arzumla feragat edeceğim.


feragatli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Vazgeçebilen, özveride bulunabilen, özveri gösterebilen


ferah
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalp, gönül, iç vb.nin sıkıntısız, tasasız olma durumu

Örnek:

1. Bugün başım ne kadar dinç, gönlüm ne kadar ferah.

1. Bugün başım ne kadar dinç, gönlüm ne kadar ferah.


Lisan : Arapça feraḥ

ferah

İlgili Kelimeler:

ferah ferah

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bol, geniş

Örnek:

1. Ferah bir ev.

1. Ferah bir ev.

2. Havadar, aydınlık, iç açıcı (yer)

Örnek:

1. Bu kahvenin ferah ve sevimli bir taraçası vardı.

1. Bu kahvenin ferah ve sevimli bir taraçası vardı.


Lisan : Farsça ferāḫ

ferah fahur
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bolluk içinde

2. Geniş ve sıkıntısız biçimde

3. Bağımsız, bağlantısız, canının istediği gibi

Örnek:

1. Bu kızı tam tersine, ferah fahur tokatlayabilir.

1. Bu kızı tam tersine, ferah fahur tokatlayabilir.


ferah ferah
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bol bol, geniş geniş

2. İyiden iyiye, haydi haydi, rahatlıkla

Örnek:

1. Ferah ferah otuz kilo var.

1. Ferah ferah otuz kilo var.

3. En aşağı

Örnek:

1. Ferah ferah otuz yaşında.

1. Ferah ferah otuz yaşında.


ferah tutmak
Anlamı:

1. iç rahatlığını, huzurunu korumak

Örnek:

1. Kendinizi ferah tutunuz. Canınızı hiçbir şeye sıkmayınız.

1. Kendinizi ferah tutunuz. Canınızı hiçbir şeye sıkmayınız.


ferahfeza
Anlamı:

1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Klasik Türk müziğinde, yegâh perdesinde karar kılan makamlardan biri


Lisan : Arapça feraḥ + Farsça -fezā

Telaffuz : ferahfeza:

ferahi
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bolluk, genişlik

2. Ucuzluk

3. II. Mahmut devrinde feslerin tepesine püskülü tutturmak için takılan metal tepelik

4. tarih , tarih , tarih , tarih , Polis ve inzibat görevlilerinin boyunlarına taktıkları ayça biçiminde üstü yazılı metal arma


Lisan : Farsça ferāḫ + Arapça -ī

Telaffuz : fera:hi:

ferahlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ferahlamak işi veya durumu


ferahlamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Genişlemek, açılmak

2. Serinlemek

3. İç açıcı duruma gelmek

Örnek:

1. Ortadaki masa kaldırılınca oda ferahladı.

1. Ortadaki masa kaldırılınca oda ferahladı.

4. Sıkıntısı, tasası dağılmak

Örnek:

1. Geçer hepsi geçer elbet / Daralmış gönüller ferahlar

1. Geçer hepsi geçer elbet / Daralmış gönüller ferahlar


ferahlandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ferahlandırmak işi veya durumu


ferahlandırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Ferahlamasını sağlamak


ferahlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ferahlanmak işi veya durumu


ferahlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Rahatlamak, üzüntü veya sıkıntısı kalmamak, açılmak, genişlemek

Örnek:

1. Genç bir meltemle ferahlanan güneşli rıhtım kenarlarını aştık.

1. Genç bir meltemle ferahlanan güneşli rıhtım kenarlarını aştık.


ferahlatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ferahlatmak işi