Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
emirname
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yazılı buyruk

Örnek:

1. Kaptanlar böyle bir seyahate çıkmak için bir de emirname istiyorlardı.

1. Kaptanlar böyle bir seyahate çıkmak için bir de emirname istiyorlardı.


Lisan : Arapça emr + Farsça nāme

Telaffuz : emirna:me

emiş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Emme işi

Örnek:

1. Çatlaklar sanki yerin dibine kadar iniyordu. Toprağın suyu öyle bir emişi vardı.

1. Çatlaklar sanki yerin dibine kadar iniyordu. Toprağın suyu öyle bir emişi vardı.


emişme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Emişmek işi


emişmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Karşılıklı olarak emmek

2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Sağılmadan önce koyunlar kuzular tarafından gizlice emilmek


emiştirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Emiştirmek işi


emiştirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Emişmelerini sağlamak


emisyon
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çıkarma

2. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Sürüm


Lisan : Fransızca émission

emlak

İlgili Kelimeler:

emlak bürosu, emlak kredisi, emlak vergisi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ev, arsa, bahçe vb. taşınamayan mal ve mülklerin ortak adı, taşınmazlar, gayrimenkul

Örnek:

1. Eline geçen serveti emlake yatırıyordu.

1. Eline geçen serveti emlake yatırıyordu.


Lisan : Arapça emlāk

Telaffuz : emla:ki, l ince okunur

emlak bürosu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Emlak alım satımı, kiralanması ile uğraşan iş yeri, emlakçı


emlak kredisi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Konut kredisi


emlak vergisi
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Her yıl belediyelere ödenen ev, dükkân, arsa vb. mülklerin vergisi


emlakçı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Emlak alıp satma işiyle geçinen kimse

2. Emlak bürosu


emlakçılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Emlakçının yaptığı iş


emleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Emlemek işi


emlemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , İlaç sürmek, ilaç vermek


emlik
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Emme döneminde olan çocuk

Örnek:

1. Koç yiğidin yanında olur yazısı / Ananın babanın emlik kuzusu

1. Koç yiğidin yanında olur yazısı / Ananın babanın emlik kuzusu

2. Zamanından daha geç doğan kuzu veya oğlak


emme

İlgili Kelimeler:

emme basma tulumba

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Emmek işi

2. Boruda akan sıvının oluşturduğu çekiş

3. Bir deponun böyle bir çekilme ile doldurulması işlemi

4. fizik , fizik , fizik , fizik , Soğurma

5. teknik , teknik , teknik , teknik , Petrol ile ilgili işlemlerde bir akışkanın çekilişi


emme basma tulumba
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hem çeken hem de ileten tulumba, alavere tulumbası


emmeç
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Aspiratör


emmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek, somurmak

Örnek:

1. Çanağımdaki köpüklü sütü emer gibi içeceğim.

1. Çanağımdaki köpüklü sütü emer gibi içeceğim.

2. Tükürük yardımıyla eriterek içine çekmek

Örnek:

1. Yengemin verdiği karanfili dişlerimle ezip emerek odaya giriyorum.

1. Yengemin verdiği karanfili dişlerimle ezip emerek odaya giriyorum.

3. fizik , fizik , fizik , fizik , Soğurmak

Örnek:

1. Toprak suyu emdi.

1. Toprak suyu emdi.

4. argo , argo , argo , argo , Uzun süre yararlanmak


emmi

İlgili Kelimeler:

emmi kızı, emmi oğlu

Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Amca

Örnek:

1. Bir kız bana emmi, dedi, n'eyleyim.

1. Bir kız bana emmi, dedi, n'eyleyim.


Lisan : Arapça ʿamm

emmi kızı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Amca kızı


emmi oğlu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Amca oğlu

Örnek:

1. Endazeyi kaçırmışsındır çancı ustası, dedi, olmayacak bahse sürersin emmi oğlumu.

1. Endazeyi kaçırmışsındır çancı ustası, dedi, olmayacak bahse sürersin emmi oğlumu.

2. Dost, arkadaş, teklifsizce davranılabilen kimse


emmim dayım kesem, elimi soksam yesem
Anlamı:

1. `bir kimsenin rahatça harcayabileceği para, başkalarının verdiği değil kendisinin kazandığı paradır` anlamında kullanılan bir söz


emniyet

İlgili Kelimeler:

emniyet amiri, emniyet durağı, emniyet düğmesi, emniyet kemeri, emniyet kilidi, emniyet pimi, emniyet supabı, emniyet şeridi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güvenlik

Örnek:

1. Kendi vatandaşlarının ırz, mal, can emniyeti hakkında teminat istiyorlar.

1. Kendi vatandaşlarının ırz, mal, can emniyeti hakkında teminat istiyorlar.

2. Güven, inanma, itimat

Örnek:

1. Paris'teki hemşehriler bana büyük bir sevgi ve emniyetle kucaklarını açmışlardı.

1. Paris'teki hemşehriler bana büyük bir sevgi ve emniyetle kucaklarını açmışlardı.

3. Polis işleri

4. Güvenlik işlerinin yürütüldüğü yer

Örnek:

1. Emniyet müdürlüğü.

1. Emniyet müdürlüğü.

5. Bir araçta güven sağlayıcı parça


Lisan : Arapça emniyyet