Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
darüleytam
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yetimlerin barındığı yer

Örnek:

1. Hizmetçide bir darüleytam kız talebesi güzelliği vardı.

1. Hizmetçide bir darüleytam kız talebesi güzelliği vardı.


Lisan : Arapça dār + eytām

Telaffuz : da:rüleyta:mı

darülfünun
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Üniversite


Lisan : Arapça dār + funūn

Telaffuz : da:rülfünu:nu

darüşşifa
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Sağlık yurdu


Lisan : Arapça dār + şifā

Telaffuz : da:rüşşifa:

Darvinci
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , biyoloji , biyoloji , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , biyoloji , biyoloji , felsefe , felsefe , Darvincilik görüşünü benimseyen


Darvincilik
Anlamı:

1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , felsefe , felsefe , isim , isim , biyoloji , biyoloji , felsefe , felsefe , Darvin tarafından geliştirilen, canlı türlerinin doğal ayıklanma sonucu, evrim yoluyla basit organizmalardan türediğini ileri süren görüş


Özel: Evet

dasdaracık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok dar

Örnek:

1. Dasdaracık bir pantolon altından koca ayaklar çıkıyor.

1. Dasdaracık bir pantolon altından koca ayaklar çıkıyor.


Telaffuz : da'sdaracık

dasit
Anlamı:

1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Kuvarslı diyorit birleşiminde olan bir sızıntı kütlesi


Lisan : Fransızca dacite

dasnik
Anlamı:

1. isim , isim , kaba konuşmada , kaba konuşmada , isim , isim , kaba konuşmada , kaba konuşmada , Pezevenk


Lisan : Ermenice

data
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Veri

2. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Aslında kendileri ekonomik olmayan ancak ekonomi dünyasını dışarıdan kuşatan veya çerçeveleyen, nüfus, teknik bilgi, hukuk düzeni ve yönetim biçimi ögelerinden her biri


Lisan : Fransızca data

Datça
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Muğla iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : da'tça

datif
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Yönelme durumu


Lisan : Fransızca datif

daüssıla
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yurt özlemi

Örnek:

1. Bu, daüssıla denen bir yurt acısı hastalığıdır.

1. Bu, daüssıla denen bir yurt acısı hastalığıdır.


Lisan : Arapça dāʾ + ṣila

Telaffuz : da:üssıla

dav
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Postu, kaplan postu gibi çizgili bir tür Afrika zebrası (Hippotigris burchelli)


dava

İlgili Kelimeler:

dava adamı, dava arkadaşı, dava gideri, dava vekili, ticari dava, amme davası, benlik davası, boşanma davası, eşek davası, iflas davası, kamu davası, kan davası, namus davası, ödence davası, tazminat davası

Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Korunmanın bir hüküm ile sağlanması için yargı organlarına başvurma

2. Sav

Örnek:

1. Erkekler, davalarını hanımlar kadar hararetle müdafaa edememişlerdir.

1. Erkekler, davalarını hanımlar kadar hararetle müdafaa edememişlerdir.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sorun

Örnek:

1. O kırkyıllık davada beyhude akıntıya kürek çekmişiz.

1. O kırkyıllık davada beyhude akıntıya kürek çekmişiz.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ülkü

Örnek:

1. Ankara'nın bırakılışını Türkiye'nin ve davanın bırakılışı sayanlar vardı.

1. Ankara'nın bırakılışını Türkiye'nin ve davanın bırakılışı sayanlar vardı.

5. argo , argo , argo , argo , Sevgili


Lisan : Arapça daʿvā

Telaffuz : da:va:

dava (veya davayı) kaybetmek
Anlamı:

1. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , açılan davada haksız veya suçlu bulunmak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , bir konuda çabası boşa gitmek, olumlu sonuç alamamak

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , ülküsü gerçekleşmemek


dava (veya davayı) kazanmak
Anlamı:

1. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , açılan davada haklı veya suçsuz bulunmak

Örnek:

1. Davayı kazanamazlar, kanunlar kiracıdan yana.

1. Davayı kazanamazlar, kanunlar kiracıdan yana.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , bir konuda olumlu sonuca ulaşmak

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , ülküsü gerçekleşmek


dava (veya davayı) yitirmek
Anlamı:

1. dava kaybetmek


dava adamı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir ülkü uğrunda sürekli çalışan kimse


dava arkadaşı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aynı ülküyü benimseyenlerden her biri


dava etmek (veya açmak)
Anlamı:

1. hukuksal korunmanın bir hüküm ile sağlanması için yargı organlarına başvurmak

Örnek:

1. Dayak yiyen kadın kimi kime dava edecek?

1. Dayak yiyen kadın kimi kime dava edecek?


dava gideri
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Dava açılırken ödenen ücret ile avukatlık giderleri, yargılama gideri, mahkeme masrafı


dava görmek
Anlamı:

1. açılan davaları incelemek ve sonuca bağlamak

Örnek:

1. Danıştay, davaları görmek ... ve kanunlarla gösterilen diğer işleri yapmakla görevlidir.

1. Danıştay, davaları görmek ... ve kanunlarla gösterilen diğer işleri yapmakla görevlidir.


dava vekili
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Avukat sayısı beşten az olan yerlerde avukat yetkisini taşıyan meslek adamı

Örnek:

1. Büyük hanın altında sıra kahveler vardır ya; her birinde laakal iki, üç dava vekiline tesadüf edilir.

1. Büyük hanın altında sıra kahveler vardır ya; her birinde laakal iki, üç dava vekiline tesadüf edilir.


dava vekilliği
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dava vekili olma durumu


davacı
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Dava eden kimse, savlayıcı, müddei

Örnek:

1. Davacının iddialarında hiçbir delil yoktu.

1. Davacının iddialarında hiçbir delil yoktu.