Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yıldızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yıldız olma durumu

2. gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , Gökevi


yıldızsı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yıldızı andıran, yıldıza benzeyen, yıldız gibi, yıldızımsı


yıldızsız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bulutlu, kapalı, açık olmayan

Örnek:

1. Gecenin geç ve yıldızsız bir saatiydi.

1. Gecenin geç ve yıldızsız bir saatiydi.


yılgı
Anlamı:

1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Fobi

Örnek:

1. Ayakta kalabilmenin, yılgılardan kurtulmanın son imkânı buradan geçiyordu.

1. Ayakta kalabilmenin, yılgılardan kurtulmanın son imkânı buradan geçiyordu.


yılgın

İlgili Kelimeler:

yılgın yılgın

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yılmış, korkmuş olan

Örnek:

1. Yılgın gözlerle bunlara baktı ve köşedeki tütüncüyü soracak oldu.

1. Yılgın gözlerle bunlara baktı ve köşedeki tütüncüyü soracak oldu.

2. Bıkmış, usanmış

3. Morali bozulmuş, çökmüş

Örnek:

1. Böyle manen bozgun, yılgın ve bedenen bitkin bir hâlde köye varıyoruz.

1. Böyle manen bozgun, yılgın ve bedenen bitkin bir hâlde köye varıyoruz.


yılgın yılgın
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Ürkerek


yılgınca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yılgın bir biçimde


Telaffuz : yılgı'nca

yılgınlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yılgın olma durumu

2. Yılgınca davranış

Örnek:

1. Hayata karşı zerre kadar yılgınlık göstermiyordu.

1. Hayata karşı zerre kadar yılgınlık göstermiyordu.


yılık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Çarpık, eğri (ağız)

2. Şaşı (göz)


yılışık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yapmacık davranışlarla hoş görünmeye çalışan

Örnek:

1. O hanende denilen yılışık boşboğaza ne diyeyim?

1. O hanende denilen yılışık boşboğaza ne diyeyim?


yılışıkça
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yılışık bir biçimde


Telaffuz : yılışı'kça

yılışıklık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yılışık olma durumu


yılışkan
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hoşa gitmek düşüncesiyle sürekli olarak ve yapmacıklı bir biçimde gülen (kimse)

Örnek:

1. Onlar ne arsız ne yılışkan ve yırtık gülmelidirler ne de somurtmalıdırlar.

1. Onlar ne arsız ne yılışkan ve yırtık gülmelidirler ne de somurtmalıdırlar.


yılışkanlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yılışkan olma durumu

2. Yılışıkça davranış


yılışma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yılışmak işi


yılışmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yapmacık davranışlarla hoş görünmeye çalışmak

Örnek:

1. Ben ne kadar şiddetli hareket edersem o da o kadar yılışıyor, pısırık pısırık gülüyor.

1. Ben ne kadar şiddetli hareket edersem o da o kadar yılışıyor, pısırık pısırık gülüyor.


yılkı
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , At, eşek gibi tek tırnaklı hayvan sürüsü

2. Başıboş bırakılmış at veya eşek


yılkıcı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yılkı işiyle uğraşan kimse


yılkılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yılkıya ayrılmış at

Örnek:

1. Hepsi bu yıl, başlarının çaresine bakacak altı at. Bu yılın yılkılıkları.

1. Hepsi bu yıl, başlarının çaresine bakacak altı at. Bu yılın yılkılıkları.


yıllama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yıllamak işi


yıllamak fiil
Anlamı:

1. halk ağzında , halk ağzında , -de , -de , halk ağzında , halk ağzında , -de , -de , Bir yerde uzun süre kalmak

Örnek:

1. Gittiğin yerde yıllarsın, vaktinde dönmezsin.

1. Gittiğin yerde yıllarsın, vaktinde dönmezsin.


yıllandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yıllandırmak işi


yıllandırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yıllanma işini yaptırmak


yıllanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yıllanmak işi


yıllanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Üzerinden bir veya daha çok yıl geçmek

Örnek:

1. Set üstünde yıllanmış iki çınarın altında oturulur, kahve içilir, konuşulur.

1. Set üstünde yıllanmış iki çınarın altında oturulur, kahve içilir, konuşulur.

2. Bir yılını doldurmak