92406 kayıt bulundu.
1. başka türlü yorumlanacak bir yönü bulunmamak
1. Yapılanların su götürür yeri kalmadı.
1. Yapılanların su götürür yeri kalmadı.
1. çok uzak olmayan bir zamanda
2. içinde yaşadığımız günlerde
1. Şu sırada bütün belalar neredeysem gelip beni buluyor.
1. Şu sırada bütün belalar neredeysem gelip beni buluyor.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Öyleyse, bu durum karşısında, sonuç olarak denilebilir ki
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Su kesimi
1. en kötü şartlarda bile
1. Bu masa su içinde on bin lira eder.
1. Bu masa su içinde on bin lira eder.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kabakgillerden, alt bölümü şişkin, birçok yerde kurutulup su kabı olarak kullanılan bir tür asma kabağı, kantar kabağı (Lagenaria vulgaris)
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Hasır otu
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Bir çeneklilerden, su kamışı, su şeridi vb. türleri içine alan bir familya
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Ormanlarda, akarsu ve göl kenarlarında yetişen, 20-50 santimetre yüksekliğinde, sarı çiçekli, çok yıllık ve otsu bir bitki (Geum urbanum)
1. kendine özgü olan durumu koruyan, başka bir etkiyle değişmemiş, bozulmamış olan
1. O, bizim su katılmamış biricik münekkidimizdir.
1. O, bizim su katılmamış biricik münekkidimizdir.
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Su üzerinde yapılan kayak sporu