Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
soruşturma

İlgili Kelimeler:

soruşturma kurulu, ön soruşturma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soruşturmak işi

Örnek:

1. Böyle anketler, soruşturmalar bende her zaman bir güvensizlik yaratmıştır.

1. Böyle anketler, soruşturmalar bende her zaman bir güvensizlik yaratmıştır.

2. Bir sorunu açıklığa kavuşturmak amacıyla bir idari veya adli makamın yönettiği, ilgililerden ve tanıklardan bilgi toplama, konuyu inceleme işi, tahkik, tahkikat

Örnek:

1. Bir başkasını gönderir, soruşturmayı daha da derinleştirirlerdi.

1. Bir başkasını gönderir, soruşturmayı daha da derinleştirirlerdi.


soruşturma açmak
Anlamı:

1. bir sorunu açıklığa kavuşturmak amacıyla bir idari veya adli makamın yönettiği, ilgililerden ve tanıklardan bilgi toplamak, konuyu incelemek


soruşturma kurulu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir konuda soruşturma yapmak üzere oluşturulmuş kurul, tahkikat komisyonu


soruşturmacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soruşturma yapan kimse, soruşturucu, muhakkik


soruşturmacılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soruşturmacının yaptığı iş, soruşturuculuk, muhakkiklik


soruşturmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Öğrenilmek istenilen şeyi birçok kişiye inceden inceye sormak, araştırmak

Örnek:

1. Paramıza mı göz dikiyorlar hele bir inceden inceye soruşturalım.

1. Paramıza mı göz dikiyorlar hele bir inceden inceye soruşturalım.


soruşturucu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Soruşturmacı


soruşturuculuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soruşturmacılık


sorutkan
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Somurtkan


sorutma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sorutmak işi


sorutmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Somurtmak, surat asmak

2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Ayakta durmak, dikilmek, beklemek


soruverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Soruvermek işi


soruvermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Ansızın sormak


Telaffuz : soru'vermek

sos
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bazı yemeklerin üzerine dökülen, domates, baharat vb. şeylerle yapılan karışım


Lisan : Fransızca sauce

şose
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Genellikle taş kırıkları üzerine kum döşenip silindir geçirilerek yapılan yol

Örnek:

1. Şosede bir otomobil olmaktan geçtik, rayında bir tramvay gibi kendi başımıza hareket edebilsek o da yeterdi.

1. Şosede bir otomobil olmaktan geçtik, rayında bir tramvay gibi kendi başımıza hareket edebilsek o da yeterdi.


Lisan : Fransızca chaussée

Telaffuz : şo'se

şoset
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kısa çorap


Lisan : Fransızca chausette

sosis

İlgili Kelimeler:

sosis yaka

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kıyılmış etin baharatla yoğurulduktan sonra ya tam ya da yarı pişirilerek hayvan bağırsağı içine doldurulmasıyla hazırlanan bir yiyecek türü

Örnek:

1. Sosisin ekmeği ve hardalı o kadar boldur ki bir porsiyonla iki kişi bile doyar.

1. Sosisin ekmeği ve hardalı o kadar boldur ki bir porsiyonla iki kişi bile doyar.


Lisan : Fransızca saucisse

sosis yaka
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Örüldükten sonra dışarıya doğru kıvrılan ve sosis biçimini andıran yaka


sosluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sos konulmak için kullanılan kap


şoson
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kumaş veya ince deriden, çoğunlukla düz topuklu, ayağı bütünüyle saran ayakkabı

Örnek:

1. Yahya Kemal'in redingotu biraz tozlanmıştı. Şosonları gümüş rengiydi.

1. Yahya Kemal'in redingotu biraz tozlanmıştı. Şosonları gümüş rengiydi.


Lisan : Fransızca chausson

sosyal

İlgili Kelimeler:

sosyal adalet, sosyal antropolog, sosyal antropoloji, sosyal bilgiler, sosyal bilim, sosyal bünye, sosyal değerler, sosyal değişme, sosyal demokrasi, sosyal demokrat, sosyal devlet, sosyal düzen, sosyal etkinlik, sosyal faaliyet, sosyal gelişme, sosyal güvenlik, sosyal hayat, sosyal ilişki, sosyal konum, sosyal konut, sosyal olay, sosyal olgu, sosyal oluşum, sosyal psikoloji, sosyal sınıf, sosyal sigorta, sosyal statü, sosyal tabaka, sosyal yapı, sosyal yardım, sosyal yaşam

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , toplum bilimi , toplum bilimi , sıfat , sıfat , toplum bilimi , toplum bilimi , Toplumsal

Örnek:

1. Her çağın kendi idealine göre gördüğü sosyal manalı bazı rüyalar vardır.

1. Her çağın kendi idealine göre gördüğü sosyal manalı bazı rüyalar vardır.


Lisan : Fransızca social

Telaffuz : l ince okunur

sosyal adalet
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toplumun değişik kesimlerinde hayat standardı, gelir düzeyi vb. birtakım ölçülerin fırsat eşitliği çerçevesinde dikkate alınmasıyla sosyal alanda sağlanan denge durumu

Örnek:

1. Anayasamız sosyal devlet, sosyal adalet temel ilkelerine dayanıyor.

1. Anayasamız sosyal devlet, sosyal adalet temel ilkelerine dayanıyor.


sosyal antropolog
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sosyal antropoloji uzmanı


Telaffuz : l ince okunur

sosyal antropoloji
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kültürü bir bütün olarak inceleyen, kültür kalıpları arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları ortaya koyan bilim dalı


sosyal antropolojik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sosyal antropoloji ile ilgili