92406 kayıt bulundu.
borsa simsarı
1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Komisyoncu
1. Bu adam kıyafet itibarıyla öbür sandaldaki simsar, tercüman, satıcı, gezdirici vesaireden farklı değildi.
1. Bu adam kıyafet itibarıyla öbür sandaldaki simsar, tercüman, satıcı, gezdirici vesaireden farklı değildi.
Lisan : Arapça simsār
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , ticaret , ticaret , isim , isim , eskimiş , eskimiş , ticaret , ticaret , Komisyon
Lisan : Arapça simsāriyye
Telaffuz : simsa:riye
borsa simsarlığı
1. isim , isim , isim , isim , Komisyonculuk
1. Başka iş görmez yalnız pazarlarda ekin simsarlığı edermiş.
1. Başka iş görmez yalnız pazarlarda ekin simsarlığı edermiş.
şimşek taşı
1. isim , isim , isim , isim , Bir bulutun tabanı ile yer arasında, iki bulut arasında veya bir bulut içinde elektrik boşalırken oluşan kırık çizgi biçimindeki geçici ışık, balkır, çakım, çakın, yalabık, yıldırak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Parıltı
1. şimşek oluşmak
1. Üst üste birkaç şimşek çakıyor.
1. Üst üste birkaç şimşek çakıyor.
1. çok hızlı
1. Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan / Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan
1. Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan / Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan
1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Gök taşı
şimşekli fener
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Şimşek oluşan, şimşek çakan (hava)
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gürültülü patırtılı, sinirli, tartışmalı
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Çakar
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Pek sıcak, sıpsıcak
2. Çok samimi, çok duygulu
1. Siz hiç her satırı sımsıcak, yepyeni bir özle dolu şiirler hatırlar mısınız?
1. Siz hiç her satırı sımsıcak, yepyeni bir özle dolu şiirler hatırlar mısınız?
3. zarf , zarf , zarf , zarf , Çok sıcak olarak, sıcak bir biçimde
Telaffuz : sı'msıcak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok sıkı
1. Düşünen filozof yeryüzü yaşamasına sımsıkı bağlı bu maddeci görüşten sıyıramıyor kendini.
1. Düşünen filozof yeryüzü yaşamasına sımsıkı bağlı bu maddeci görüşten sıyıramıyor kendini.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Çok sıkı olarak, sıkı bir biçimde
1. Artık onu sımsıkı sarıyorlarmış gibi bunaltan duvarlar, o kilitli kapılar yoktu.
1. Artık onu sımsıkı sarıyorlarmış gibi bunaltan duvarlar, o kilitli kapılar yoktu.
Telaffuz : sı'msıkı
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Şimşirgillerden, yaprakları her mevsimde yeşil kalan, taşlık, çorak bölgelerde kendiliğinden yetişen veya bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, odunu sarımsı renkli ve çok sert olan bir ağaççık (Buxus sempervirens)
2. Bu ağaççığın sert, düzgün sarı renkte kerestesi
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu keresteden yapılan
1. İçi çiçekli şimşir kaşıkla salatayı âdeta pilav yer gibi tıkınıyordu.
1. İçi çiçekli şimşir kaşıkla salatayı âdeta pilav yer gibi tıkınıyordu.
Lisan : Farsça şemşīr
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , İki çeneklilerden, örnek bitkisi şimşir olan ve şimşir türlerini içine alan bir bitki familyası
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Sarayda babası ölmüş şehzadelerin yaşadığı yer, kafes
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kapkara
1. İkili koltuğun kenarındaki ufacık, simsiyah delik, bebeği görmeye gelen bir akrabanın sigarasının külünden hatıraydı.
1. İkili koltuğun kenarındaki ufacık, simsiyah delik, bebeği görmeye gelen bir akrabanın sigarasının külünden hatıraydı.
Telaffuz : si'msiyah
1. isim , isim , isim , isim , Benzetim
2. Öğrence
Lisan : Fransızca simulation
Telaffuz : l ince okunur
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Anında
1. Simultane çeviri.
1. Simultane çeviri.
Lisan : Fransızca simultané
1. isim , isim , isim , isim , Anka
Özel: Evet
Lisan : Farsça sī + murġ
Telaffuz : si:murg