Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
sanayi kuruluşu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sanayi ham maddesini işleyen ve üretim sağlayan kuruluş


sanayi odası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sanayiciler arasında dayanışmayı sağlamak, ortak sorunlarla uğraşmak, yabancı sanayicilerle ilişki kurmak, ortak çıkarları korumak için yasa ile kurulan, tüzel kişiliğe sahip kurum


sanayi sitesi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Pek çok sanayi kuruluşunun bir arada bulunduğu semt veya bölge


sanayi ülkesi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ekonomisinin ağırlığını sanayi ürünleri oluşturan ülke


sanayi yatırımı
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Sermayesini sanayi alanında değerlendiren iş kolu


sanayici
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir sanayi dalına yatırım yapmış olan ve o alanda iş gören kimse

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sanayiye önem veren

Örnek:

1. Sanayici toplum.

1. Sanayici toplum.


sanayicilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İnsanın sanayiyi tek amaç olarak benimsediği sistem, endüstriyalizm


sanayiinefise
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Güzel sanatlar


Lisan : Arapça ṣanāyiʿ + nefīse

Telaffuz : sana:yi:inefi:se

sanayileşebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sanayileşebilmek işi


sanayileşebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sanayileşme ihtimali veya imkânı bulunmak


sanayileşme

İlgili Kelimeler:

yarı sanayileşme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sanayileşmek işi, endüstrileşme

Örnek:

1. Sanayileşme uğruna, tarımı ve doğayı gözden çıkardı.

1. Sanayileşme uğruna, tarımı ve doğayı gözden çıkardı.


sanayileşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Üretimde makine, tezgâh vb. maddi üretim araçlarına giderek daha çok yer vermek, endüstrileşmek


sanayileştirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sanayileştirmek işi


sanayileştirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Sanayileşmesini sağlamak


sancak

İlgili Kelimeler:

sancak alabanda, sancak bağı, sancak beyi, sancak gemisi, sancak sahibi, al sancak

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bayrak, liva

2. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , Çoğunlukla askerî birliklere verilen yazı işlemeli, kenarları saçaklı ve gönderli bayrak

3. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Gemilerin sağ yanı

4. tarih , tarih , tarih , tarih , Osmanlı yönetim teşkilatında illerle ilçeler arasında yer alan yönetim bölümü, mutasarrıflık


sancak alabanda
Anlamı:

1. ünlem , ünlem , denizcilik , denizcilik , ünlem , ünlem , denizcilik , denizcilik , Dümeni sağ yana doğru sonuna kadar çevirme komutu


sancak bağı
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Gemideki işaret flamalarını, sancakları salvolarına bağlamak için kullanılan ip


sancak beyi
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Tanzimattan sonra, Osmanlı yönetim teşkilatında sancakların yöneticisi, mutasarrıf


sancak gemisi
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Savaş gemileri filosunda, filotillasında komutanın içinde bulunduğu gemi

2. Bir armatöre veya ülkeye ait ticari gemilerin arasında bulunan en iyi ve önemli gemi


sancak göstermek
Anlamı:

1. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , gemi, ulusunu belirten sancağını göndere çekmek


sancak sahibi
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Donanma, filo ve üs komutanları gibi gemilerine fors çekme hakkı olan askerî personel


sancaktar
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sancağı taşıyan kimse


Lisan : Türkçe sancak + Farsça -dār

Sancaktepe
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İstanbul iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : sanca'ktepe

sancı

İlgili Kelimeler:

sancı otu, doğum sancısı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İç organlarda batar veya saplanır gibi duyulan, nöbetlerle azalıp çoğalan ağrı

Örnek:

1. Ani bir diş ağrısı gibi, manevi bir sancı ruhumu burmaya başladı.

1. Ani bir diş ağrısı gibi, manevi bir sancı ruhumu burmaya başladı.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sıkıntı


sancı otu
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Tüylü dalak otu