92406 kayıt bulundu.
özene bezene
1. -e , -e , -e , -e , Beğendiği şeye benzemeye çalışmak, o şeyi yapmak için çaba göstermek
1. Biri hukuktan çıkar, hariciye memurluğuna göz diker; diğeri tıbbiyeyi bitirir, aktörlüğe özenir.
1. Biri hukuktan çıkar, hariciye memurluğuna göz diker; diğeri tıbbiyeyi bitirir, aktörlüğe özenir.
2. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir şeyi yaparken elden geldiğince iyi yapmaya çabalamak, bir şeye büyük dikkat ve ilgi göstermek, itina etmek
1. Dünya güzelliği sendedir mevcut / Hususi özenmiş yaratmış mabut
1. Dünya güzelliği sendedir mevcut / Hususi özenmiş yaratmış mabut
3. -e , -e , -den , -den , -e , -e , -den , -den , Birini veya bir şeyi taklit etmeye çalışmak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Özen gösterilmeyen(iş), itinasız
1. Onun yanında kendisini inanılmayacak kadar özensiz ve çirkin buluyordu.
1. Onun yanında kendisini inanılmayacak kadar özensiz ve çirkin buluyordu.
2. Özenmeden, isteksizce iş yapan (kimse)
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Özensiz bir biçimde, itinasızca
Telaffuz : özensi'zce
1. isim , isim , isim , isim , Özensiz olma durumu, itinasızlık
1. Gerçi çeviri kitaplarda, çevirilerin özensizliği, kesintiler hoş görülecek gibi değil.
1. Gerçi çeviri kitaplarda, çevirilerin özensizliği, kesintiler hoş görülecek gibi değil.
1. isim , isim , isim , isim , Beğendiği bir durumda olma, beğendiği şeye benzeme çabası
1. Taklit ve özenti devri en çok bizde sürmüştür.
1. Taklit ve özenti devri en çok bizde sürmüştür.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Özenti olmadan, özenti gösterilmeden, özenmeden yapılan
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir üst organa bağlı olmakla beraber ayrı bir yasayla kendini yönetme yetkisi olan (kuruluş, devlet vb.), muhtar, otonom
1. isim , isim , isim , isim , Bir topluluğun, bir kuruluşun ayrı bir yasaya bağlı olarak kendi kendini yönetme hakkı, muhtariyet, otonomi, otonomluk
1. Bilimsel özerklik. Üniversite özerkliği.
1. Bilimsel özerklik. Üniversite özerkliği.
2. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Bir kişinin, bir topluluğun kendi uyacağı yasayı kendisinin koyması, yad erklik karşıtı
1. Bu bayrak, onun bir çeşit kendine güven ve özerklik bayrağıdır sanki.
1. Bu bayrak, onun bir çeşit kendine güven ve özerklik bayrağıdır sanki.
basın özeti, hesap özeti, yönetici özeti
1. isim , isim , isim , isim , Bir yazı veya sözün anlamını daha kısa ve özlü biçimde veren yazı veya söz, hülasa, fezleke, ekspoze
1. Gelinmesi gereken yere korkmadan, ödün vermeden hatasıyla sevabıyla gelmek. İşte bir serüvenin özeti.
1. Gelinmesi gereken yere korkmadan, ödün vermeden hatasıyla sevabıyla gelmek. İşte bir serüvenin özeti.
2. sinema , sinema , televizyon , televizyon , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Filmin konusunu en kısa biçimde anlatan, bir senaryo çalışmasının ilk basamağı olan metin
1. isim , isim , isim , isim , Özetlemek işi
1. Halk sanatçısı olduğuna inandığım bu aktörden alımladığımı özetlemeye çalışacağım.
1. Halk sanatçısı olduğuna inandığım bu aktörden alımladığımı özetlemeye çalışacağım.
1. -i , -i , -i , -i , Bir yazı, konu, söz veya filmin içeriğini daha az sözle anlatmak, özünü vermek, kısaltmak, hülasa etmek
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Özet durumuna getirilmek, hülasa edilmek
1. -i , -i , -i , -i , Özetleme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. İşi şöyle özetleyebiliriz, üç ihtimal var.
1. İşi şöyle özetleyebiliriz, üç ihtimal var.
2. Özetleme becerisi bulunmak