Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
arşivcilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Belgelikçilik


arşivleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arşivlemek işi


arşivlemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Arşive kaldırmak, arşivde saklamak


arşivlenebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arşivlenebilmek işi


arşivlenebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Arşive koyulma ihtimali bulunmak


arşivlenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arşivlenmek işi


arşivlenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Arşiv yapılmak


arşivletme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arşivletmek işi


arşivletmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Arşivlenmesini sağlamak


arşivleyebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arşivleyebilmek işi


arşivleyebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Arşive koyma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Arşivlemeye gücü yetmek

3. Arşivleme becerisi bulunmak


arsız

İlgili Kelimeler:

arsız arsız, dayak arsızı, tokat arsızı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Utanması, sıkılması olmayan, yılışık, yüzsüz (kimse)

Örnek:

1. Arsız ve aptal mahalle çocuğu rolüne çıkmıştı.

1. Arsız ve aptal mahalle çocuğu rolüne çıkmıştı.

2. Açgözlü davranan (kimse)

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kolayca üreyebilen (bitki)


arsız arsız
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Utanmaz bir biçimde, yılışarak, sırnaşarak

Örnek:

1. Ara sıra mızıkayı durdurarak çalgıcılarla hatta ön sıradaki halkla arsız arsız konuşuyordu.

1. Ara sıra mızıkayı durdurarak çalgıcılarla hatta ön sıradaki halkla arsız arsız konuşuyordu.


arsızca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Arsız gibi, arsıza yakışan bir biçimde, arsızcasına

Örnek:

1. Fakat bu tavrını bir parça arsızca buluyordu.

1. Fakat bu tavrını bir parça arsızca buluyordu.


Telaffuz : arsı'zca

arsızcasına
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Arsızca


Telaffuz : arsı'zcasına

arsızın yüzüne tükürmüşler, "yağmur yağıyor" demiş
Anlamı:

1. `arsız ne kadar ağır hakaret görse de aldırmaz, pişkinliğe vurur` anlamında kullanılan bir söz


arsızlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arsızlanmak işi

Örnek:

1. Etraftaki çocuklar gene arsızlanmaya başladılar.

1. Etraftaki çocuklar gene arsızlanmaya başladılar.


arsızlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Arsızlık etmek


arsızlaşabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arsızlaşabilmek işi


arsızlaşabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Arsızlaşma ihtimali veya imkânı bulunmak


arsızlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arsızlaşmak durumu


arsızlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Arsız duruma gelmek

Örnek:

1. Yolculuk arkadaşlarınıza bir bakın: Cimri daha cimrileşecek, açgözlü daha arsızlaşacaktır.

1. Yolculuk arkadaşlarınıza bir bakın: Cimri daha cimrileşecek, açgözlü daha arsızlaşacaktır.


arsızlaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arsızlaştırmak işi


arsızlaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Arsız bir duruma getirmek, arsızlaşmasına yol açmak


arsızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arsız olanın durumu veya arsıza yakışacak davranış, yılışıklık, sırnaşıklık

Örnek:

1. Üçünü birden almak arsızlığına kalkma. Pay edelim.

1. Üçünü birden almak arsızlığına kalkma. Pay edelim.