Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
mavikantaron
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Birleşikgillerden, baharda buğday tarlalarında mor renkli çiçekler açan bir bitki, belemir, peygamber çiçeği, acımık (Centaurea cyanus)


Telaffuz : mavi'kantaron

maviküf
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Özellikle tütün fidelerinde üreyerek yaprak hastalığına yol açan asalak mantar


Telaffuz : mavi'küf

mavileşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mavileşmek işi


mavileşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Mavi duruma gelmek


mavileştirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mavileştirmek işi


mavileştirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Mavi duruma getirmek


mavili
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üzerinde mavi renk olan

2. Mavi renkte giysi giymiş olan (kimse)


mavilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mavi renkte olma durumu

Örnek:

1. Kanatları kurşunla parçalanmış bir kartal / Benim gibi seyreder, yerden, mavilikleri

1. Kanatları kurşunla parçalanmış bir kartal / Benim gibi seyreder, yerden, mavilikleri


mavimsi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Rengi maviyi andıran, maviye benzeyen, mavimtırak

Örnek:

1. Sıcak su çeşmesinden oluk oluk mavimsi su boşaldı.

1. Sıcak su çeşmesinden oluk oluk mavimsi su boşaldı.


mavimtırak
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Mavimsi


maviş
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Ak tenli, mavi gözlü olan (kimse)


maviş maviş bakmak
Anlamı:

1. mavi gözlerle bakmak

Örnek:

1. Dudaklarını yalıyor, sesler çıkarıyor ve maviş maviş bakıyordu.

1. Dudaklarını yalıyor, sesler çıkarıyor ve maviş maviş bakıyordu.


mavna
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Gemilere ve yakın kıyılara yük taşıyan, güvertesiz büyük tekne

Örnek:

1. Mavnalar kocaman gövdeleriyle sallanır.

1. Mavnalar kocaman gövdeleriyle sallanır.

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Büyük, üç köşe yelkenli yük gemisi

Örnek:

1. Köpüklü denizin üstünde serseri martılar uçuşuyor, yanımızdan yelkenli bir mavna geçiyordu.

1. Köpüklü denizin üstünde serseri martılar uçuşuyor, yanımızdan yelkenli bir mavna geçiyordu.


Lisan : Arapça māʿūne

Telaffuz : ma'vna

mavnacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mavna işleten kimse


mavnacılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mavna işletmeciliği


mavra
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Gevezelik

Örnek:

1. İkinci ordu, üçüncü kolordu malullerinden başçavuş eskisi Topal Ağa derhâl mavrayı kes.

1. İkinci ordu, üçüncü kolordu malullerinden başçavuş eskisi Topal Ağa derhâl mavrayı kes.

2. Palavra


mavra atmak (veya sıkmak)
Anlamı:

1. gevezelik etmek

2. palavra atmak


mavracı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Geveze

2. Palavracı


mavruka
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurşundan dökülmüş uzun ve yuvarlak, iki ucu delikli, mazgallanıp cıvayla parlatılmış veya sarı madenden döküm yapılıp nikelajlanmış, 80-130 gr ağırlığında bir av aleti


Telaffuz : mavru'ka

mavzer
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , askerlik , askerlik , isim , isim , eskimiş , eskimiş , askerlik , askerlik , Atış hızı dakikada ortalama altı mermi olan ve orduda kullanılan bir tüfek tipi

Örnek:

1. Şimdi de kucağında evirip çevirdiği İngiliz malı, kız gibi mavzerine bakıyor, gözlerini ondan ayırmıyordu.

1. Şimdi de kucağında evirip çevirdiği İngiliz malı, kız gibi mavzerine bakıyor, gözlerini ondan ayırmıyordu.


Lisan : (Mauser özel adından)

maya
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uzun havalardan bir tür halk türküsü


maya

İlgili Kelimeler:

maya ağacı, mayabozan, mayası bozuk, ekşi maya, bira mayası, ekmek mayası

Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Bazı besinlerin yapımında mayalanmayı sağlamak için kullanılan madde, ferment

Örnek:

1. Ekmek mayası. Yoğurt mayası. Kımız mayası.

1. Ekmek mayası. Yoğurt mayası. Kımız mayası.

2. kimya , kimya , kimya , kimya , İçerdikleri enzimlerin katalizör niteliği etkisiyle şekerleri karbondioksit ve alkole dönüştüren bir hücreli bitki organizmaları

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yaradılış, öz nitelik

Örnek:

1. Belki biri soyutlanmaya daha az yatkın, öteki daha fazla tetikti ama mayaları galiba birdi.

1. Belki biri soyutlanmaya daha az yatkın, öteki daha fazla tetikti ama mayaları galiba birdi.

4. argo , argo , argo , argo , Arsız, utanmaz kimse


Lisan : Farsça māye

maya
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Damızlık dişi hayvan

2. Dişi deve


maya ağacı
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Meyvelerinden yemek yağı çıkarılan bir tür hurma ağacı (Elaels)


maya çalmak
Anlamı:

1. mayalanmayı sağlamak