Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
konuluverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Konuluvermek işi


konuluvermek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak konmak

Örnek:

1. Duvarların taşları birbiri üstüne harçsız filan, öyle kocaman kocaman konuluvermişlerdi.

1. Duvarların taşları birbiri üstüne harçsız filan, öyle kocaman kocaman konuluvermişlerdi.


Telaffuz : konulu'vermek

konum

İlgili Kelimeler:

sosyal konum

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kimsenin veya bir şeyin bir yerdeki durumu veya duruş biçimi, pozisyon

Örnek:

1. İnsanın tabii konumunu en uygun biçim içinde devam ettirme tavrı medeni bir yaşayış tuzağına düşmeden de gösterilebilir.

1. İnsanın tabii konumunu en uygun biçim içinde devam ettirme tavrı medeni bir yaşayış tuzağına düşmeden de gösterilebilir.

2. coğrafya , coğrafya , coğrafya , coğrafya , Yeryüzünde bir noktanın, enlem ve boylamların yardımıyla bulunan yeri, konuş

3. coğrafya , coğrafya , coğrafya , coğrafya , Bir şehrin uzak ve yakın çevresiyle her türlü ilişkisini sağlayan ve şehrin gelişmesini etkileyen coğrafi şartlarının bütünü


konumdaş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aynı konumda, makamda olan kişiler


konumlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Konumlamak işi


konumlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yerleştirmek


konumlandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Konumlandırmak işi


konumlandırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir ürünü veya hizmeti rakiplerinden ayırmak için pazarlama çalışması yapmak

2. Yerleştirmek


konumlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Konumlanmak işi


konumlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yerleşmek, yer almak


konur
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Esmer, açık kestane renginde olan


konuş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Konma işi

2. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , Bütün imkânlar göz önünde tutularak kara, hava ve deniz birliklerinin yerleştirilmesi biçimi

3. coğrafya , coğrafya , coğrafya , coğrafya , Konum


konuşabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Konuşabilmek işi


konuşabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Konuşma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Bürokrasinin haince kazıklarından birini yemiş olduğu hâlde böyle konuşabiliyordu.

1. Bürokrasinin haince kazıklarından birini yemiş olduğu hâlde böyle konuşabiliyordu.

2. Konuşma becerisi bulunmak


konuşkan
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Konuşmayı, lakırtıyı seven, çok konuşan

Örnek:

1. Annem konuşkan, cana yakın ve alçak gönüllü bir insandı.

1. Annem konuşkan, cana yakın ve alçak gönüllü bir insandı.


konuşkanlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Konuşkan olma durumu


konuşlandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Konuşlandırmak işi


konuşlandırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , askerlik , askerlik , -i , -i , askerlik , askerlik , Savaş araç ve gereçlerini stratejik bir bölgede yerleştirmek


konuşlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Konuşlanmak işi


konuşlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , askerlik , askerlik , nesnesiz , nesnesiz , askerlik , askerlik , Belli bir yere veya bölgeye mevzilenmek


konuşma

İlgili Kelimeler:

konuşma bozukluğu, konuşma çizgisi, konuşma dili, konuşma engelli, konuşma güçlüğü, konuşma korkusu, konuşma merkezi, konuşma yetersizliği, günlük konuşma, teklifsiz konuşma, yankılı konuşma, açılış konuşması, açış konuşması

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Konuşmak işi

Örnek:

1. Hurşit hiç karışmıyordu konuşmaya.

1. Hurşit hiç karışmıyordu konuşmaya.

2. Görüşme, danışma, müzakere

3. Dinleyicilere bilim, sanat, edebiyat vb. konularda bilgi vermek için yapılan söyleşi, konferans

Örnek:

1. Bu konuşmaya nihayet verirken okumak terbiyesinden bahsetmek lazımdır.

1. Bu konuşmaya nihayet verirken okumak terbiyesinden bahsetmek lazımdır.


konuşma bozukluğu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bazı sesleri gereği gibi çıkaramamaktan ileri gelen söyleyiş, kötü telaffuz etme


konuşma çizgisi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uzun çizgi


konuşma dili
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilimi , dil bilimi , isim , isim , dil bilimi , dil bilimi , Günlük yaşayışta kullanılan ve yazı dilinden az çok farklarla ayrılmış bulunan dil, günlük konuşma, günlük dil

Örnek:

1. Kendi payıma, konuşma dilinden ayrı bir şiir diline karşıyım.

1. Kendi payıma, konuşma dilinden ayrı bir şiir diline karşıyım.


konuşma engelli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İşitemediği için söz söyleme alışkanlığı edinememiş (kimse)