92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Kara ve hava yolları ulaşımında bilet ve bagaj işlemlerinin yapıldığı tezgâh veya bölüm
Lisan : Fransızca comptoir
konu mankeni, ana konu, bahis konusu, söz konusu
1. isim , isim , isim , isim , Konuşmada, yazıda, eserde ele alınan düşünce, olay veya durum, mevzu, süje
1. Öğretmenimizin verdiği konuları manzum yazardım bazen.
1. Öğretmenimizin verdiği konuları manzum yazardım bazen.
2. Üzerinde konuşulan şey, bahis
1. Daha fazla tafsilata girmeyi bugün zararlı gördüğüm için bu konuda susacağım.
1. Daha fazla tafsilata girmeyi bugün zararlı gördüğüm için bu konuda susacağım.
1. isim , isim , isim , isim , Bütün komşular, birbirine yakın yerde oturan kimseler
1. Şimdi konu komşu camların gerisinde / Hep onu seyrediyor
1. Şimdi konu komşu camların gerisinde / Hep onu seyrediyor
1. isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Geçmiş bir olayın gelişmesini ve sonucunu aynı biçimde yansıtmak üzere canlandıran kimse
1. birine konuk olarak gidip kalmak
1. Onun köyüne gittim, onun konuğu oldum orada on beş gün.
1. Onun köyüne gittim, onun konuğu oldum orada on beş gün.
konukevi, konuk köşesi, konuk sanatçı, konuksever, şeref konuğu
1. isim , isim , isim , isim , Bir yere veya birinin evine kısa bir süre kalmak için gelen kimse, misafir, mihman
1. Şatoda yaşayanlarla konuklar, buralarda, topluca yıkanırlarmış.
1. Şatoda yaşayanlarla konuklar, buralarda, topluca yıkanırlarmış.
2. hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Konakçının üzerindeki asalak
1. isim , isim , isim , isim , Konukların oturması için hazırlanmış özel yer
1. Güneş Bey konuklarını bey çadırının yiğit bucağı denen konuk köşesine oturttu.
1. Güneş Bey konuklarını bey çadırının yiğit bucağı denen konuk köşesine oturttu.
1. isim , isim , isim , isim , Asıl programda olmayan, program dışı etkinliğe katılan sanatçı
1. isim , isim , isim , isim , Yabancı konukların yanına verilen, onları gezdiren, onlarla ilgilenen kılavuz veya arkadaş, mihmandar
1. isim , isim , isim , isim , Resmî veya özel kuruluşların kendi görevlilerinin yararlanması için yaptırdığı konut, misafirhane
Telaffuz : konu'kevi
1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Konuk olmak
2. Yemeğe çağırmak
1. isim , isim , isim , isim , Konuk olma durumu, misafirlik
1. Gittikleri kasabalarda konuk olduklarını bilirler, konukluğun gereklerine göre davranırlardı.
1. Gittikleri kasabalarda konuk olduklarını bilirler, konukluğun gereklerine göre davranırlardı.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Konuklarına iyi davranan, onları iyi ağırlayan ve kendisine konuk gelmesinden hoşlanan, misafirperver
1. Türkler konukseverdir.
1. Türkler konukseverdir.
Telaffuz : konu'ksever
1. isim , isim , isim , isim , Konuksever olma durumu, misafirperverlik
1. Evinde külfetsiz ve içten bir konukseverlikle de ben karşılaştım.
1. Evinde külfetsiz ve içten bir konukseverlikle de ben karşılaştım.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Konulma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. İş saatinin yazın daha geç bitişi göz önüne alınarak o saatlerde daha sık vapur konulabilir.
1. İş saatinin yazın daha geç bitişi göz önüne alınarak o saatlerde daha sık vapur konulabilir.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Koyma veya konma işi yapılmak
1. Yemeğe tuz konuldu.
1. Yemeğe tuz konuldu.