92406 kayıt bulundu.
çiğ köfteci
1. isim , isim , isim , isim , Köfte yapıp satan kimse
2. Köfte satılan veya yenilen yer
1. Üçgen kaldırıma düşen köşede, bir köfteci dükkânı vardı.
1. Üçgen kaldırıma düşen köşede, bir köfteci dükkânı vardı.
1. ünlem , ünlem , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , ünlem , ünlem , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Sevgiyle karışık bir azarlama sözü
1. Gel buraya bakayım köftehor! Senin onlar arasında işin yok.
1. Gel buraya bakayım köftehor! Senin onlar arasında işin yok.
Lisan : Farsça kūfte-ḫor
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Köfte yapmaya elverişli olan
1. Köftelik kıyma. Köftelik bulgur.
1. Köftelik kıyma. Köftelik bulgur.
1. isim , isim , isim , isim , Üzüm şırasıyla nişasta karışımının kaynatılıp dökülerek kesildikten sonra kurutulmasıyla hazırlanan bir tür pestil
Lisan : Farsça kofter
1. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Sahtekâr, dolandırıcı kimse
1. Kofti ne kanundan kaçar ne nizamdan, kanunu da nizamı da kendisine uydurur.
1. Kofti ne kanundan kaçar ne nizamdan, kanunu da nizamı da kendisine uydurur.
Lisan : Rumca
1. isim , isim , isim , isim , Kofti olma durumu
1. Çok ince bir iştir koftilik. Kofti kaçmaz, kestiği adamın üstüne üstüne gider.
1. Çok ince bir iştir koftilik. Kofti kaçmaz, kestiği adamın üstüne üstüne gider.
1. isim , isim , isim , isim , Sığırlara yedirilen susam veya keten küspesi
1. Öküz müyüm ben köftün yiyecek?
1. Öküz müyüm ben köftün yiyecek?
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Bitki hücreleri yaşlandıkça plazmalarında oluşan ve içi hücre suyu ile dolu olan boşluk
sübyan koğuşu
1. isim , isim , isim , isim , Kışla, okul, tutukevi, hastane vb. kalabalık yerlerde, içinde birçok kimsenin yattığı veya barındığı büyük oda
1. Koğuşlardan birinin penceresinden hasta bir çocuğun söylediği türkü geliyor.
1. Koğuşlardan birinin penceresinden hasta bir çocuğun söylediği türkü geliyor.
2. tarih , tarih , tarih , tarih , Osmanlı Devleti'nde devşirilen çocuklara acemi ocağında eğitim ve öğretimin verildiği, birbirini izleyen yedi oda
1. isim , isim , mineraloji , mineraloji , isim , isim , mineraloji , mineraloji , Gök taşlarında bulunan demir, nikel ve kobalt karbür
Lisan : Fransızca cohénite
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Moleküller arasındaki çekim kuvveti
2. toplum bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , Yakınlık derecesi
Lisan : Fransızca cohésion
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Eskiyip yıpranmış, bakımsız kalmış
1. Annemin çocukluğundan beri yanından ayırmadığı köhne ciltli, küçük bir Mushaf'ı vardı.
1. Annemin çocukluğundan beri yanından ayırmadığı köhne ciltli, küçük bir Mushaf'ı vardı.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İçinde yaşanılan zamana göre geride kalmış, eskimiş, çağ dışı
1. Köhne bir düşünce.
1. Köhne bir düşünce.
Lisan : Farsça kohne
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Eskimek
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Geçersiz bir duruma gelmek, çağ dışı kalmak
kok kömürü
1. isim , isim , isim , isim , Maden kömürünün damıtılmasıyla elde edilen, birleşiminde kömürden çok daha az oranda uçucu madde bulunan katı yakıt, kok kömürü
Lisan : İngilizce coke
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Sazı kurmaya yarayan burgu
2. Sap
Lisan : Farsça kūk
kök bacaklılar, kök bilgisi, kökboyası, kök boyası, kök doğrayıcısı, kök hücre, kök işareti, kök kaplama, kök kırmızısı, kök kurdu, kök mantar, köknar, kök örnek, kök sap, acı kök, ana kök, ek kök, ikili kök, karekök, kazık kök, kılcal kök, kızılkök, küpkök, saçak kök, yumru kök, ad kökü, adamkökü, altın kökü, eğir kökü, ense kökü, fiil kökü, helvacı kökü, isim kökü, meyan kökü, yumurtakökü, zıkkımın kökü
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Bitkileri toprağa bağlayan, topraktaki besi maddelerini emmesine yarayan klorofilsiz bölüm
2. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Kök sap, kök(I)
3. Bazı şeylerde dip bölüm
1. Diş kökü.
1. Diş kökü.
4. Sapıyla çıkarılan bitkilerde tane
1. Üç kök maydanoz.
1. Üç kök maydanoz.
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dip, temel, esas
1. Ta gölden başlayan tipi ve fırtına Şebben'in sıcak evini kökünden sarsıyordu.
1. Ta gölden başlayan tipi ve fırtına Şebben'in sıcak evini kökünden sarsıyordu.
6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kaynak, köken
1. Ölenle, son zamanları gevşeyen, azalan fakat kökleri mazinin sağlamlığı içinde kalan eski bir aşinalığım vardı.
1. Ölenle, son zamanları gevşeyen, azalan fakat kökleri mazinin sağlamlığı içinde kalan eski bir aşinalığım vardı.
7. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir kimseyi bir yere bağlayan manevi temel güçlerin bütünü
8. dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , Kelimenin her türlü ek çıkarıldıktan sonra kalan anlamlı bölümü: Yaptırmak kelimesinde kök, yap- bölümüdür
9. kimya , kimya , kimya , kimya , Olağan şartlarda çevresinden yalıtılamayan ancak birçok tepkimeyi nitelik değiştirmeden kalabilen atom kümesi
10. matematik , matematik , matematik , matematik , Denklemde bilinmeyenin yerine konulduğunda uygun düşen gerçek veya birleşik değer