Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
hoppalık etmek
Anlamı:

1. hoppaca davranışlarda bulunmak


hopurdatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Höpürdetme


hopurdatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Höpürdetmek


höpürdetme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Höpürdetmek işi, hopurdatma


höpürdetmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir şey içerken `höpür` diye ses çıkarmak, hopurdatmak

Örnek:

1. Müdür, köpüklü tiryaki kahvesini höpürdeterek içerler, sen burada acılar içindesin.

1. Müdür, köpüklü tiryaki kahvesini höpürdeterek içerler, sen burada acılar içindesin.


höpürtü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Höpürdetme sırasında çıkan sesin adı

Örnek:

1. İçeriden babasının höpürtüsü geliyordu.

1. İçeriden babasının höpürtüsü geliyordu.


hor
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Değersiz, önemi olmayan, aşağı


Lisan : Farsça ḫvār

hor bakmak
Anlamı:

1. değersiz saymak, değer vermemek


Ön Takı : (birine)

hor davranmak
Anlamı:

1. kıymetini bilmemek


hor görmek
Anlamı:

1. bir kimseye değersiz gözle bakmak

Örnek:

1. Çenelileri hor görmemeliyiz, gereğinde söze atılmak, konuşmak hatta epeyce konuşmak suspus oturmaktan yeğdir.

1. Çenelileri hor görmemeliyiz, gereğinde söze atılmak, konuşmak hatta epeyce konuşmak suspus oturmaktan yeğdir.


hor kullanmak
Anlamı:

1. dikkat etmeyerek hoyratça kullanmak


hor tutmak
Anlamı:

1. birine karşı küçümseyici, incitici davranışlarda bulunmak


hora
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Birçok kişi tarafından el ele tutuşarak oyun müziği eşliğinde oynanan bir halk oyunu


Lisan : Rumca

Telaffuz : ho'ra

hora geçmek
Anlamı:

1. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , beğenilmek, hoşa gitmek, makbule geçmek, kendisine verilen kimsenin işine çok yaramak


hora tepmek
Anlamı:

1. hora oynamak

Örnek:

1. Derhâl ayağa kalkıp, bir caz havası tutturup hora tepmeye başladı.

1. Derhâl ayağa kalkıp, bir caz havası tutturup hora tepmeye başladı.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , ayaklarını vurarak gürültü etmek


horanta
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Aile halkı


Lisan : Farsça ḫõrende

horasan
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , mimarlık , mimarlık , isim , isim , eskimiş , eskimiş , mimarlık , mimarlık , Kiremit ve tuğla tozlarının kireç ve su ile karıştırılmasından elde edilen bir harç türü


Lisan : Farsça ḫurāsān

Horasan
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Erzurum iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

horasani
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Üst bölümü sarıktan taşacak biçimde yapılmış hoca kavuğu


Lisan : Farsça ḫurāsān + Arapça -ī

Telaffuz : horasa:ni:

hörgüç
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Devenin sırtındaki tümsek, çıkıntı

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bu çıkıntıya benzeyen tümsek, çıkıntı

Örnek:

1. Yüksek yaylalara hörgüçler gibi çökmüş dağları ile ufkumuzu kapladı.

1. Yüksek yaylalara hörgüçler gibi çökmüş dağları ile ufkumuzu kapladı.


hörgüçlü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hörgücü olan (deve)

Örnek:

1. İki hörgüçlü deve.

1. İki hörgüçlü deve.


horhor
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gür ve ses çıkararak akan su


horlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Horlamak işi

Örnek:

1. Konuşmanın orta yerinde başı önüne düşüp uyuklamaya, horlamaya başlar.

1. Konuşmanın orta yerinde başı önüne düşüp uyuklamaya, horlamaya başlar.


horlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Birinin gönlünü incitircesine davranmak, hor görmek

Örnek:

1. Biz horladık diyemem fakat evimizin havası artık ona yabancı gelmeye başlamıştı.

1. Biz horladık diyemem fakat evimizin havası artık ona yabancı gelmeye başlamıştı.


horlamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Uyku sırasında soluk alırken boğaz ve burundan gürültülü sesler çıkarmak, horuldamak