92406 kayıt bulundu.
hop hop
1. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Uyarmak amacıyla kullanılan bir söz
1. Hop, gelen var!
1. Hop, gelen var!
Telaffuz : hop, ho:p
1. birden, hızlıca
1. Hop diye denize atlayıverdi.
1. Hop diye denize atlayıverdi.
1. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Bir davranışı engellemek veya uyarmak amacıyla söylenen bir seslenme sözü
1. öfke, heyecan vb. duygular sebebiyle yerinde duramaz olmak, kalkıp kalkıp oturmak
1. isim , isim , isim , isim , Elektrik dalgalarını ses dalgasına çeviren ve gerektikçe sesi yükselten alet
1. Bu caminin hoparlör düzeni ve halıları için elektrik süpürgesi bile var.
1. Bu caminin hoparlör düzeni ve halıları için elektrik süpürgesi bile var.
2. Radyo, pikap, teyp vb. araçlarda sesi işitilebilecek duruma getiren alet
1. Hemen hemen bütün Batı ülkelerini gezdim. Hiçbir yerde hoparlör sesi duymadım.
1. Hemen hemen bütün Batı ülkelerini gezdim. Hiçbir yerde hoparlör sesi duymadım.
Lisan : Fransızca haut-parleur
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hoparlörü olan
1. Hoparlörlü kamyonun etrafındaki köylülerden birkaçı, sesin geldiği tarafa kulak kabarttılar.
1. Hoparlörlü kamyonun etrafındaki köylülerden birkaçı, sesin geldiği tarafa kulak kabarttılar.
hoplaya zıplaya
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sevinçten, korkudan veya oyun için, bulunduğu yerde havaya doğru fırlamak
1. -i , -i , -i , -i , Hoplatma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Hoplatmaya gücü yetmek
1. -i , -i , -i , -i , Hoplamasını sağlamak
2. Çocuğu koltuklarından tutup hafifçe havaya fırlatarak eğlendirmek
1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Büyük bir sevinç içinde
1. Daha az evvel hoplaya zıplaya doruklarında dolaştığı mutluluktan tepetaklak yuvarlanıvermişti.
1. Daha az evvel hoplaya zıplaya doruklarında dolaştığı mutluluktan tepetaklak yuvarlanıvermişti.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yaşına uymayan davranışlarda bulunan, delişmen, serbest, koket, ağırbaşlı karşıtı
1. Bu hoppa oğlan, karısına ne diller dökecek, ne potlar kıracak, ne çamlar devirecekti.
1. Bu hoppa oğlan, karısına ne diller dökecek, ne potlar kıracak, ne çamlar devirecekti.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hoppa gibi
1. Yaptıklarına dikkat ediyor, onun biraz çıldırmış gibi hoppaca, manasız hareketlerine bakıyordu.
1. Yaptıklarına dikkat ediyor, onun biraz çıldırmış gibi hoppaca, manasız hareketlerine bakıyordu.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , (hoppa'ca) Hoppaya yaraşır bir biçimde
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Hemen
1. Bu cadı lakırtısını duyunca ben de hoppadak inanıvermedim.
1. Bu cadı lakırtısını duyunca ben de hoppadak inanıvermedim.
Telaffuz : ho'ppadak
hoppala bebek
1. isim , isim , isim , isim , Bebeklerin içine konup zıplayarak eğlenmelerini sağlayan yaylı araç
2. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Küçük çocuklar atlarken onları yüreklendirmek için söylenen bir söz
1. Atla bakayım ... Hoppala!
1. Atla bakayım ... Hoppala!
3. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Şaşma ile birlikte kınama anlatan bir söz
1. Hoppala, bu da yeni çıktı.
1. Hoppala, bu da yeni çıktı.
Telaffuz : ho'ppala
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Çocukça davranışları olan kimse
1. isim , isim , isim , isim , Hoppa olma durumu
2. Hoppaca davranış
1. Selim de mutat soğukkanlılığına rağmen hoppalıklar yapıyordu.
1. Selim de mutat soğukkanlılığına rağmen hoppalıklar yapıyordu.