Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
düzeltim
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Düzeltme işi

Örnek:

1. Bir dilde düzeltim, kimi zaman da reform gereksemesinin birçok nedenleri olabilir.

1. Bir dilde düzeltim, kimi zaman da reform gereksemesinin birçok nedenleri olabilir.


düzeltiş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Düzeltmek işi

Örnek:

1. Çirkinliği sezişim ve düzeltişim o kadar hoşuna gidiyor ki, beni göğsüne basıyor ve iftihar gözyaşları döküyor.

1. Çirkinliği sezişim ve düzeltişim o kadar hoşuna gidiyor ki, beni göğsüne basıyor ve iftihar gözyaşları döküyor.


düzeltme

İlgili Kelimeler:

düzeltme işareti

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Düzeltmek işi, tashih

2. Daha iyi duruma getirmek için yapılan değişiklik, ıslahat, reform

3. Düzelti


düzeltme işareti
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Yazılışları aynı okunuşları ve anlamları farklı Doğu kökenli sözleri birbirinden ayırt etmek ve bunlardaki g, k ünsüzlerini ince okutmak için kullanılan işaret (^), şapka işareti, inceltme işareti, uzatma işareti, şapka: âdet, âlem, âşık; kâğıt, tezgâh vb


düzeltmeci
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Düzeltmecilik yanlısı, ıslahatçı, reformist


düzeltmecilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eldeki imkânlarla, ihtilale başvurmadan toplum düzeninin daha iyi duruma getirilebileceğini, sosyal adaletin sağlanabileceğini ileri süren siyasi sistem, ıslahatçılık, reformculuk


düzeltmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Düzgün duruma getirmek

Örnek:

1. Kirli eşyalarımı paketlere sardım, bavulumu düzelttim.

1. Kirli eşyalarımı paketlere sardım, bavulumu düzelttim.

2. Bozukluğunu gidermek, onarmak

3. Yanlıştan kurtarmak, tashih etmek

Örnek:

1. Öğleden sonra nüfus kâğıdını getir, kaydını düzeltelim.

1. Öğleden sonra nüfus kâğıdını getir, kaydını düzeltelim.


düzeltmen
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Düzeltici


düzelttirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Düzelttirmek işi


düzelttirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Düzeltme işini yaptırmak


düzem
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Dozaj

2. Düzey

Örnek:

1. Bu filmleri, Türk sinemasına insancıl ve belli bir düzemde yeraltı gerçekliği getiren yapıtlardır.

1. Bu filmleri, Türk sinemasına insancıl ve belli bir düzemde yeraltı gerçekliği getiren yapıtlardır.


düzeme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Düzemek işi


düzemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , kimya , kimya , -i , -i , kimya , kimya , Herhangi bir karışımı istenilen orana göre hazırlamak, karışımın dozunu belirlemek


düzen

İlgili Kelimeler:

düzen açıklaması, düzen bağı, düzen teker, bozuk düzen, çekidüzen, kaba düzen, kara düzen, kurulu düzen, öncel düzen, sıkı düzen, sosyal düzen, yanaşık düzen, kamu düzeni, kölelik düzeni, savaş düzeni, toplumsal düzen, tören düzeni, yağış düzeni

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem

Örnek:

1. Bilhassa toprak ve silah meselelerinin bir düzene konmasını, hem de tezelden istediler.

1. Bilhassa toprak ve silah meselelerinin bir düzene konmasını, hem de tezelden istediler.

2. Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması, konsept

3. Yerleştirme, tertip

Örnek:

1. Evin en bozuk düzeninde bile hastalığa mahsus birtakım aletler vardır.

1. Evin en bozuk düzeninde bile hastalığa mahsus birtakım aletler vardır.

4. Bir devletin belli başlı ilkeleri bakımından yönetimde tuttuğu yol, yönetim biçimi, rejim

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir kimseye, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar, dolap, komplo

6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plan, dolap, komplo

7. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dolap, hile

Örnek:

1. Hile, düzen dağarcığından elbette yeni bir şey bulup çıkaracak.

1. Hile, düzen dağarcığından elbette yeni bir şey bulup çıkaracak.

8. müzik , müzik , müzik , müzik , Müzik aletlerinde ses ayarı, akort

9. toplum bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , Toplumsal bir yapı içinde ögelerin bütüne, bütünün ögelere ve ögelerin birbirlerine göre ilişkileri

Örnek:

1. Orta hâlli ailelerin kurduğu bu düzende herkesin bacası tüten, kapısı çalınan bir evi var.

1. Orta hâlli ailelerin kurduğu bu düzende herkesin bacası tüten, kapısı çalınan bir evi var.

10. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Alet edevat takımı

11. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Bez dokuma tezgâhı


düzen açıklaması
Anlamı:

1. isim , isim , tiyatro , tiyatro , isim , isim , tiyatro , tiyatro , Bir tiyatro eserinin metninde dekor, giysi vb. ile oyuncuların görünüşleri, davranışları üzerine yapılan açıklama


düzen bağı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Disiplin


düzen kurmak
Anlamı:

1. işler duruma getirmek

2. düzenlemek

Örnek:

1. Ağaçlarla evler arasında bir düzen kurmadıkça bir şehrin tadı tuzu kalır mı?

1. Ağaçlarla evler arasında bir düzen kurmadıkça bir şehrin tadı tuzu kalır mı?

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , hileye başvurmak


düzen teker
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Makinelerde, hareketin hızını düzgün tutmaya, çalışmayı düzenlemeye yarayan büyük çaplı çark, volan


düzen vermek (veya düzene koymak veya düzene sokmak)
Anlamı:

1. düzenlemek, dağınıklıktan kurtarmak

Örnek:

1. Onun kendi yaşayışına yeni bir düzen vermesi gerekiyordu.

1. Onun kendi yaşayışına yeni bir düzen vermesi gerekiyordu.

2. Yatak odasını düzene sokmakla meşguldü.

2. Yatak odasını düzene sokmakla meşguldü.

2. akort etmek

Örnek:

1. Şu sazıma bir düzen ver.

1. Şu sazıma bir düzen ver.


düzenbaz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hile yoluyla aldatan, hile yapan


Lisan : Türkçe düzen + Farsça -bāz

düzenbazlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Düzenbaz olma durumu

Örnek:

1. Çıkarlar, paralar, asalaklıklar ve düzenbazlıklar girer işin içine.

1. Çıkarlar, paralar, asalaklıklar ve düzenbazlıklar girer işin içine.


düzence
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Disiplin


düzenci
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Düzen, hile yapan, hileci, oyunbaz, düzenbaz, entrikacı, dessas


düzencilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Düzenci olma durumu


düzenek
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mekanizma