1. -i , -i , -i , -i , Yürüme işini yaptırmak, yürümesini sağlamak
2. Gerektiği gibi yapmak, uygulamak
1. İşlerini eskisi gibi yürütüyorlar.
1. İşlerini eskisi gibi yürütüyorlar.
3. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Bir yargıyı yerine getirmek, uygulamak
4. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kabul edilmesi veya tartışılması için bildirmek, açıklamak, öne sürmek
1. Mütalaa yürütmek. Muhakeme yürütmek.
1. Mütalaa yürütmek. Muhakeme yürütmek.
5. mecaz , mecaz , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , mecaz , mecaz , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , İşinden veya bulunduğu yerden çıkarmak
1. Seni, teğmene bel bağlayıp girdiğin bisküvi fabrikasından nasıl yürüttülerdi.
1. Seni, teğmene bel bağlayıp girdiğin bisküvi fabrikasından nasıl yürüttülerdi.
6. argo , argo , argo , argo , Habersiz olarak almak, çalmak
1. Bizim kalemi yürütmüşler.
1. Bizim kalemi yürütmüşler.