yürümek

fiil
İlgili Kelimeler:

yürüyen merdiven

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Adım atarak ilerlemek, gitmek

Örnek:

1. Kafası yerde, kamburunu çıkarmış, yürüyordu.

1. Kafası yerde, kamburunu çıkarmış, yürüyordu.

2. -e , -e , -e , -e , Karada veya suda, herhangi bir yöne doğru sürekli olarak yer değiştirmek

Örnek:

1. Buz dağları güneye yürümüş.

1. Buz dağları güneye yürümüş.

3. Çocuk ayakları üzerinde gezecek duruma gelmek

Örnek:

1. Çocuk erken yürüdü.

1. Çocuk erken yürüdü.

4. Yayan gezmek, yayan gitmek

Örnek:

1. Gölgesinde yürüdüğü duvarın arkasından bir horoz sesi fark etti.

1. Gölgesinde yürüdüğü duvarın arkasından bir horoz sesi fark etti.

5. Yol almak

Örnek:

1. Biraz yürüyelim, geç kaldık.

1. Biraz yürüyelim, geç kaldık.

6. -e , -e , -e , -e , Bir yere gelmek, bir yere ulaşmak, kaplamak

Örnek:

1. Dallara su yürümek.

1. Dallara su yürümek.

7. -e , -e , -e , -e , Üzerine doğru gitmek, akın etmek, saldırmak, hücum etmek

Örnek:

1. Asker kaleye yürüdü.

1. Asker kaleye yürüdü.

8. Faiz, hesap edilmek, işlemek

Örnek:

1. Bu paranın faizi yüzde beşten mi yürüyor?

1. Bu paranın faizi yüzde beşten mi yürüyor?

9. Geçmek, ilerlemek, değişmek

Örnek:

1. Doktor o hayatın dışında kalmış. Bu ne demek? Bu, o demek ki hayat yürümüş gitmiş, birlikte yürüyememiş.

1. Doktor o hayatın dışında kalmış. Bu ne demek? Bu, o demek ki hayat yürümüş gitmiş, birlikte yürüyememiş.

10. Bir işte ileri gitmek

11. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gereği gibi yapılmak veya ilerlemek

Örnek:

1. Bu evliliğin yürümeyeceği daha başından anlaşılmıştı ama belki yürütürüz, demiştim.

1. Bu evliliğin yürümeyeceği daha başından anlaşılmıştı ama belki yürütürüz, demiştim.

12. argo , argo , argo , argo , Ölmek

Örnek:

1. O da yürümüş.

1. O da yürümüş.