1. -e , -e , -e , -e , Yükleme işi yapılmak veya yükleme işine konu olmak
1. Daha şimdiden evin bütün işleri Peyker'in üstüne yüklenmiş.
1. Daha şimdiden evin bütün işleri Peyker'in üstüne yüklenmiş.
2. Kendi ağırlığını başka bir şey üzerine vermek, bedeniyle abanmak
1. Araba durdukça önümdekine, kalktıkça arkamdakine yükleniyorum.
1. Araba durdukça önümdekine, kalktıkça arkamdakine yükleniyorum.
3. -i , -i , -i , -i , Bir yükü taşımak
1. Bavulları yüklendi.
1. Bavulları yüklendi.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Üstüne düşmek, zorlamak
1. Hep birden yüklenmişlerdi o zaman Rahmi'ye; saygısızlık ettin, kırdın diye.
1. Hep birden yüklenmişlerdi o zaman Rahmi'ye; saygısızlık ettin, kırdın diye.
5. -i , -i , mecaz , mecaz , -i , -i , mecaz , mecaz , Bir şeyi yapmayı kabul etmek, üstüne almak