yüklenmek

fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Yükleme işi yapılmak veya yükleme işine konu olmak

Örnek:

1. Daha şimdiden evin bütün işleri Peyker'in üstüne yüklenmiş.

1. Daha şimdiden evin bütün işleri Peyker'in üstüne yüklenmiş.

2. Kendi ağırlığını başka bir şey üzerine vermek, bedeniyle abanmak

Örnek:

1. Araba durdukça önümdekine, kalktıkça arkamdakine yükleniyorum.

1. Araba durdukça önümdekine, kalktıkça arkamdakine yükleniyorum.

3. -i , -i , -i , -i , Bir yükü taşımak

Örnek:

1. Bavulları yüklendi.

1. Bavulları yüklendi.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Üstüne düşmek, zorlamak

Örnek:

1. Hep birden yüklenmişlerdi o zaman Rahmi'ye; saygısızlık ettin, kırdın diye.

1. Hep birden yüklenmişlerdi o zaman Rahmi'ye; saygısızlık ettin, kırdın diye.

5. -i , -i , mecaz , mecaz , -i , -i , mecaz , mecaz , Bir şeyi yapmayı kabul etmek, üstüne almak