1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Özündeki iyi nitelikleri birtakım dış etkenlerle zamanla yitirmek, soysuzlaşmak, özünden uzaklaşmak, bozulmak, dejenere olmak, tereddi etmek
1. Kendisine büyük hizmeti dokunmuş insanları unutmak bir toplumun yozlaştığını belgeler.
1. Kendisine büyük hizmeti dokunmuş insanları unutmak bir toplumun yozlaştığını belgeler.
2. Dönüşen
1. Giderek soğuk bir su serpintisine yozlaşan yağmur, ortalığa garip bir kış serinliği getirmişti.
1. Giderek soğuk bir su serpintisine yozlaşan yağmur, ortalığa garip bir kış serinliği getirmişti.
3. Bir şey, manevi anlamda değer yargılarını, özelliklerini ve niteliklerini yitirmek, bozulmak, dejenere olmak, özünden uzaklaşmak
1. Toplumun yozlaştığı anlarda bazı kesimler bu yozlaşmanın da tadını çıkarırlar.
1. Toplumun yozlaştığı anlarda bazı kesimler bu yozlaşmanın da tadını çıkarırlar.