yırtmak

fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kâğıt, kumaş gibi bükülüp katlanan şeyleri parçalamak

Örnek:

1. Artık küstahlığın perdelerini yırtmasam da camlarını çatlatabilirim.

1. Artık küstahlığın perdelerini yırtmasam da camlarını çatlatabilirim.

2. Vücudu kanatacak kadar derin çizmek

Örnek:

1. Kedi çocuğun elini yırttı.

1. Kedi çocuğun elini yırttı.

3. Yok etmek, bastırmak

4. Sağrısını mahmuzla yaralayarak binek hayvanını alıştırmak

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Zorlamak

Örnek:

1. Gırtlağımı yırtarcasına haykırırken odaya efendim pürtelaş girdi.

1. Gırtlağımı yırtarcasına haykırırken odaya efendim pürtelaş girdi.

6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir işi yapmaktan kurtulmak

7. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Köşeyi dönmek