1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Zamanla veya çok kullanılma sonucu aşınmak, eskimek
1. Gömleği ütülü ama yıpranmıştı.
1. Gömleği ütülü ama yıpranmıştı.
2. Makine veya makine parçaları aşınıp bozulmak
1. Dikiş makinesi kullanıla kullanıla yıprandı.
1. Dikiş makinesi kullanıla kullanıla yıprandı.
3. Saygınlığı azalmak
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çeşitli etkenlerle eski gücü kalmamak
1. Onun zekâsı hiç yıpranmamış.
1. Onun zekâsı hiç yıpranmamış.