yerleşmek

fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Yerine iyice oturmak, yerinde sabit olmak

Örnek:

1. Bu taş buraya adamakıllı yerleşmiş.

1. Bu taş buraya adamakıllı yerleşmiş.

2. Yer bulup oturmak

Örnek:

1. Arabaya, birbirine sıkışarak yerleştiler.

1. Arabaya, birbirine sıkışarak yerleştiler.

3. Çalışmak üzere bir iş yerine başlamak

Örnek:

1. Oğlu bankaya yerleşmiş.

1. Oğlu bankaya yerleşmiş.

4. Bir yerde oturmaya, yaşamaya başlamak

Örnek:

1. Rıza böylece ahırın üst katındaki dairesine yerleşti.

1. Rıza böylece ahırın üst katındaki dairesine yerleşti.

5. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Eşyayı yerli yerine koymak

Örnek:

1. Taşındık, ama daha yerleşemedik.

1. Taşındık, ama daha yerleşemedik.

6. Rahat bir biçimde oturmak

Örnek:

1. Koltuğa iyice yerleşti.

1. Koltuğa iyice yerleşti.

7. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , Yaygın duruma gelmek, tutunmak

Örnek:

1. Demokrasinin ne suretle yerleşip kalabileceği hakkında garip fikirleri vardır.

1. Demokrasinin ne suretle yerleşip kalabileceği hakkında garip fikirleri vardır.

8. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , Alışılmak, kullanılır olmak

Örnek:

1. Birtakım yeni kelimeler zamanla yerleşiyor.

1. Birtakım yeni kelimeler zamanla yerleşiyor.

9. Sınav sonucuna göre herhangi bir eğitim kurumunda okumaya hak kazanmak, okumaya başlamak