1. istenileni, gerekeni yapmak
1. Sırf iri, kara gözlerindeki endişe dinsin diye, itiraz etmeden her isteğini yerine getirdim.
1. Sırf iri, kara gözlerindeki endişe dinsin diye, itiraz etmeden her isteğini yerine getirdim.
2. eski duruma döndürmek
3. ifa etmek
1. Şirket su veremeyecekse taahhüdünü yerine getirmediği için dağıtılır.
1. Şirket su veremeyecekse taahhüdünü yerine getirmediği için dağıtılır.