keyfi yerinde, yerli yerinde
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İyi, yeterli
1. Binbaşı uzun boylu, ince yapılı, uzun kır bıyıklı, yaşlı ise de gücü yerinde, her işe eli yatan bir adam.
1. Binbaşı uzun boylu, ince yapılı, uzun kır bıyıklı, yaşlı ise de gücü yerinde, her işe eli yatan bir adam.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Zamanı, yeri uygun düşerek, gerektiği biçimde
1. Yerinde konuşmak.
1. Yerinde konuşmak.
3. zarf , zarf , zarf , zarf , Durumunda
1. Sıkılacak ne var, doktor onun babası yerinde.
1. Sıkılacak ne var, doktor onun babası yerinde.