1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir parçadan oluşan, tek parça, bütün
1. Pencerelerin karşı duvarı yerden tavana kadar yekpare aynayla örtülüydü.
1. Pencerelerin karşı duvarı yerden tavana kadar yekpare aynayla örtülüydü.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Tek parça olarak, bütün olarak
1. Tarih, yekpare görülecek, topyekûn sevilecek yahut da nefret edilecek bir şey değildir.
1. Tarih, yekpare görülecek, topyekûn sevilecek yahut da nefret edilecek bir şey değildir.
Lisan : Farsça yek + pāre
Telaffuz : yekpa:re