ısıyayar, sesyayar, sıcaklıkyayar
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Bir şeyi açarak, düzelterek bir alanı örtecek biçimde sermek
1. Kardeşleri çardağın içine, dışına yatakları yayıyorlardı.
1. Kardeşleri çardağın içine, dışına yatakları yayıyorlardı.
2. Birçok kimseye duyurmak
1. Kıran Bey, çetesinin şöhretini her tarafa yaydı.
1. Kıran Bey, çetesinin şöhretini her tarafa yaydı.
3. Çevreye dağılmasına sebep olmak
1. Sıtmayı çevreye yayan sivrisineklerdir.
1. Sıtmayı çevreye yayan sivrisineklerdir.
4. -i , -i , -i , -i , Sınırı genişletmek
1. Tozu yaymak. Lekeyi yaymak.
1. Tozu yaymak. Lekeyi yaymak.
5. -i , -i , -i , -i , Koyun, inek vb.ni otlatmak
6. -i , -i , -i , -i , Dağınık ve düzensiz bir biçimde saçmak, dağıtmak
7. Işık kaynağı, ışığı kendinden dışarıya doğru çeşitli yönlere göndermek
1. Mumun yaydığı ışık zayıftı.
1. Mumun yaydığı ışık zayıftı.